Sayfalar

21 Eylül 2010 Salı

CBÜ Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Zeliha HEKİMSOY: Metabolik Sendrom modern çağın hastalığıdır.

Metabolik Sendrom nedir?
Metabolik sendrom, kalp-damar hastalıklarının gelişiminde etkisi olan birden çok risk faktörünün bir arada bulunması durumudur. Bu tanımlamayı biraz daha açacak olursak; metabolik sendrom, insulin direnciyle başlayan abdominal obezite (karın bölgesi şişmanlığı) veya “elma tipi” şişmanlık, şeker hastalığı, kolesterol metabolizma bozukluğu, tansiyon yüksekliği ve kalbi besleyen, koroner arter hastalığı gibi sistemik bozuklukların birbirine eklenmesi durumudur.

İnsülin direnci ne demek?
İnsulin direnci olan insanlarda, kan şekerinin hücrelere girmesi zorlaşır ve bu da yüksek düzeyde şekerin kanda birikmesine sebep olur.
Metabolik Sendrom genetik mi yoksa sonradan mı gelişiyor?
Metabolik sendrom, çevresel faktörlerin etkisi ile genetik olarak yatkın kişilerde ortaya çıkan bir hastalık durumudur.

Nasıl oluyor?
Metabolik sendrom, hareketsiz yaşam ve yüksek kalorili beslenme gibi çevresel faktörlerin etkisi ile genetik olarak yatkın bireylerde gelişir. Temelinde insulin direnci veya azalmış insulin duyarlılığı vardır. İnsulin direnci veya bozulmuş insulin duyarlılığı olan bireylerde ortaya çıkar. Bu nedenle “insulin direnci sendromu” olarak da isimlendirilir. Genellikle masa başında hareketsiz çalışma, yoğun stres, ayaküstü atıştırma, “fast-food” tarzı beslenme, fazla karbonhidratlı veya şekerli gıda tüketimi gibi düzensiz beslenme ve sigara kullanımı bu sendromun ortaya çıkmasına neden olur. Pek çoğumuz yürüme mesafesinde olsa da, işe, alış verişe araçla gitmeyi tercih ederiz. Merdiven yerine asansör kullanırız. Daha az hareket etmek için modern yaşamın tüm nimetlerinden yararlanmaya çalışırız. Daha az hareket, daha az kalori harcanması demektir. Bunun yanı sıra düzensiz, alelacele atıştırma tarzı, “fast-food” tarzı, yüksek kalorili (fazla şekerli ve yağlı) beslenmenin katkısı da büyüktür. Sonuç olarak hızlı kilo alımı olur ve beraberinde veya daha sonra şeker hastalığı, tansiyon yüksekliği, kan yağlarında yükselme, kalp-damar hastalıkları gibi pek çok hastalık gelişir. Bu yüzden metabolik sendroma “yeni dünya sendromu”, “modern çağın hastalığı” da denilir.


Kimler Risk altında?
Metabolik sendrom, hareketsiz yaşam ve yüksek kalorili beslenme gibi çevresel faktörlerin etkisi ile genetik olarak yatkın bireylerde geliştiğini belirtmiştim. O halde, genetik yatkınlığı olanlar, ailede şeker hastalığı veya metabolik sendrom öyküsü verenler, yeterli fiziksel aktivitesi olmayanlar, fazla ve hatalı beslenenler, aşırı alkol tüketenler ve sigara kullananlar metabolik sendrom yönünden risk altındadır. Yaşın ilerlemesi, vücut kitle indeksinin 25 kg/m2 den büyük olması, kadınlarda menopoz metabolik sendrom gelişme riskini artırır.

Vücut Kitle İndeksini nasıl hesaplayabiliriz?
Vücut kitle indeksi beslenme durumunu değerlendirmede kullanılan bir indekstir. Ağırlık (kg)/ Boy2(m) formülü ile hesaplanır. Vücut kitle indeksinin normal sınırları 18.5 – 24.9 kg/m2’dir.

Metabolik sendromda mutlaka vücut kitle indeksi artar mı?
Metabolik sendromlu hastalar şişmandır. Özellikle “elma” tipi veya karın bölgesi şişmanlık görülür. Karın bölgesinde yağ yığılımı veya birikimi söz konusudur. Kısacası bu bireyler göbeklidir. Bu tip şişmanlığın göstergesi bel çevresi ölçümüdür. Bel çevresinde artış gözlenir. Aslında bir bireyin kaç kilo aldığından ya da kaç kilo fazlalığı olduğundan çok, yağın nerede ve ne kadar biriktiği daha önemlidir. Yağın vücudun alt bölümlerinde, basen ve kalçada toplanması “armut” tipi şişmanlık, yağın bel çevresinde toplanmasına ise “elma” tipi şişmanlık denilir. Özellikle “elma” tipi şişmanlık düzenli olarak doktor kontrolü gerektirir. Çünkü bel çevresindeki yağlar iç organları da tutar ve insan sağlığı için zararlıdır. Örneğin, bel çevresi ideal değerlerin üstüne çıkan kişilerde normal bel çevresi olanlara kıyasla, kalp ve damar hastalıkları 1.5 kat daha fazla görülür. Ayrıca bel çevresi geniş olanlarda kan basıncı ve kan kolesterol değerleri daha yüksek düzeydedir. Şişmanlığın yanı sıra, metabolik sendromlu hastalarda şeker hastalığı veya glukoz tolerans bozukluğu yani “gizli şeker” durumu, yüksek kolesterol ve trigliserid düzeyleri ve tansiyon yüksekliği görülür. Bu hastalıkların tek başına gelişmesi bile sağlığı ciddi boyutlarda etkileyerek geriye dönüşümü olmayan hasarlara yol açabilir.

Metabolik Sendrom diyebilmek için bu hastalıkların hepsi birden olmalı mı?
Neredeyse evet. Metabolik sendrom demek için en az üç hastalığın bir arada bulunması gerekir. Üç hastalığın bir arada görülmesi tabloyu daha da ağırlaştırır ve kalp hastalıklarından felce, hatta ani ölümlere neden olabilir. Metabolik sendrom “ölümcül dörtlü” olarak da bilinir. Burada vurgulanması gereken önemli bir nokta bu hastalıkların genellikle belirti vermeden sinsi sinsi gelişmesi ve ilerleyebilmesidir.

Nedir bu “ölümcül dörtlü”?
Hastalarda dikkat edilmesi gereken dört önemli bulgu:
1. Karın bölgesi şişmanlığı - bel çevresinde genişleme
2. Tansiyon yüksekliği
3. Yüksek kolesterol ve trigliserid düzeyleri
4. Sınırda yüksek veya yüksek kan şekeri düzeyleri

Metabolik sendrom tanısı nasıl konur?
Metabolik sendrom tanısı için aşağıda yer alan belirtilerden 3'ünün bulunması yeterlidir:

1. Kadınlarda bel çevresinin 88 santimden, erkeklerde 102 santimden fazla olması
2. Kanda trigliserid oranının 150 mg/ dl'den fazla olması
3. HDL kolesterol (iyi huylu kolesterol) seviyesinin kadınlarda 50 mg/dl, erkeklerde 40 mg/dl'den az olması
4. Kan basıncının 135/85 mmHg'den fazla olması veya tansiyon yüksekliği (hipertansiyon) tedavisi alıyor olmak
5. Açlık kan şekerinin ≥100 mg/dl'den yüksek olması
2005 yılında, Uluslararası Diyabet Federasyonunu tarafından bel çevresi sınırları erkeklerde 94 cm, kadınlarda 80 cm olarak değiştirilmiştir ve metabolik sendrom tanısı için bu üç kriterden birinin mutlaka abdominal obezite (göbekli olmak veya karın bölgesi şişmanlığı) olması şartı konmuştur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder