Sayfalar

11 Ağustos 2010 Çarşamba

RAMAZANDA SAĞLIKLI BESLENME

Sevgili Manisalı hemşerilerim,
En sevdiğim aylardan Ramazan ayının ilk günündeyiz. Belki de o mutlu, keyifli geçen çocukluk günlerimi hatırlattığı için ramazanı çok severim. Ben bir tur bitiriyorum, çocukluğumda da ramazan yaz tatillerine denk gelir, sahurlara kadar oturulur sohbetler edilirdi. Veya biraz yeni yetmeler bu bahaneyle sahura kadar dışarıda, kahvede arkadaşlarımızla yarenlik edebilirdik. Şimdi gençleri, çocukları gördükçe kıskanıyorum. Keşke ben de çalışmasam da sabahlara kadar otursam, Ramazanı doya doya yaşasam diyorum.
Akşam ezanından önce o güzelim pide kokuları sokaklara yayılır, insanlar daha kalabalık sofralar kurarlar, akrabalar görülür, yemekler paylaşılır, ne kadar güzel şeylerdi onlar… Top patlamadan önce sokaklarda tatlı bir telaş olurdu.
Maalesef o pide kokularını duymaz oldum, kalabalık sofraları görmez oldum. Gelişmiş toplum olduk ama değerlerimizi yitiriyoruz gibi geliyor bana. İftar öncesi insanlar kırmızı ışıkta ben önce geçeceğim kavgası eder oldu.
Neyse biraz dertleşelim dedim. Şimdi asıl konumuza dönelim. Ramazan ayının en önemli konularından biri de sağlıklı beslenmedir. Ramazan’da açlığa karşı vücut yağlarını daha etkin olarak kullanır. Bunun sonucunda da bazal metabolizma yavaşlar. Bu sebeple Ramazan dışındaki diyeti taklit etmeli ve aşırılıklardan kaçınılmalıdır. Fazla kilolu kişiler için Ramazan eşsiz bir fırsattır. Hafif fizik aktivite ile zenginleştirilmiş, doktor gözetiminde dengeli bir diyet, Ramazan’da yaşam şeklini değiştirmek için uygun ortamı hazırlar. Bende sizler için üniversite hastanesi diyetisyeni Hale Aslantaş ile görüştüm. Sizler için yaptığım söyleşi ve verdiği değerli bilgiler umarım faydalı olur.
Ben de sizlere bazı deneyimlerimi aktarmak istiyorum. Öncelikle Sahur mutlaka yapılmalı ve atlanmamalı. İftarda ise önce bir bardak su ile yemeğe başlanmalı ve bir kase çorba gibi hafif ve sıvı besin alınmalı. Bu bir bardak ayran da olabilir. Ardından mümkünse yemeğe ara verilmeli. En azında 5-10 dakika verilecek ara daha çabuk doymanıza yardımcı olacaktır. Eğer bunu yapamıyorsanız o sırada salata yiyebilirsiniz. İftardan 1-2 saat sonra bir tatlı veya meyve ile ara öğün bir de yatmadan önce hafif bir ara öğün yapılabilir. Özellikle sahurda kahve, kola gibi kafeinli içeceklerden uzak durulmalı. Bunlar idrar söktürücü olduğu için gün içinde susuz kalmanıza yol açabilir.
Kan şekerinin hızlı yükselmesine neden olmayacak, uzun sürede sindirilecek, tokluk hissini uzun tutacak karbonhidratlar, posadan zengin besinler; kepekli ekmek, baklagiller, sebze ve meyveler tercih edilmeli. Bu arada çok fazla hurma yemenizi de önermiyorum. Evet haklısınız, eskiler hurma ile oruç açarlarmış ama bizim gibi ardından çok fazla yemek yemezlermiş ki! Sizde sadece 3-4 hurma ile iftar yapacaksanız o başka. Ayrıca niye hurma yeriz ki? Bizim mis gibi incirimiz, cevizimiz, bademimiz, kuru kayısımız varken. Bence başka yiyecek aramaya gerek yok.
Son önerim de hastalara. Lütfen doktorunuza danışmadan, kontrollerinizi yaptırmadan oruç tutmayınız. Özellikle bu mevsimde oruç tutmak özellikle tansiyon ve kalp hastaları için çok tehlikeli olabilir. Şimdi bazılarımız “insanlar farklı ülkelerde, daha sıcak havada oruç tutmuyorlar mı?” diye sorabilir. Evet tutuyorlar ama iki konuyu gözden kaçırmayın: Birincisi onlar hep o iklimde yaşıyorlar, ikincisi ise o iklimde gündüzleri genelde tatil oluyor ve sıcakta kapalı mekanlarda yaşıyorlar, daha çok sıcaklığın azaldığı saatlerde çalışıyorlar.
İyi bir Ramazan geçirmenizi dilerim.
Bu arada sporcularında özellikle maç günleri beslenmelerine çok dikkat etmeleri gerekiyor. Bunun için beslenme ve metabolizma uzmanlarından destek almaları gerekir. Alıyorlar mı bilmiyorum. Aslında bu hafta da traş oldum ve Manisasporla ilgili yeni yorumlarım var ama o da haftaya, ilk maçtan sonraya kalsın bakalım.
Sağlıkta Gündemi okuyun sağlıklı yaşayın.

CBÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Diyetisyeni Hale Aslantaş: RAMAZANDA BESLENMENİZE DİKKAT EDİNİZ!

Beslenme açısından Ramazan'da nelere dikkat etmeliyiz?
Ramazan ayının gelişi ile her evde ayrı bir telaş başlar. Haftalar öncesinden hazırlıklar yapılır. Ramazana özel tatlılar yemekler hazırlanır. Fakat bu kadar özenle hazırladığımız yemekler sağlığımızı bozabilir. Ramazan ayında, oruç tutan kişilerin mide ve sindirim sistemi farklı çalışmaya başlar, bu nedenle yemek yerken birçok şeye dikkat etmek gerekir.
12 saat boyunca aç kalmış olan mideye aniden yüklenmek sindirim sorunları yaratabilir. Çorba gibi hafif yiyeceklerle orucu açmak ve ana yemeğe geçmeden 10 dakika kadar beklemek fazla yemeği engelleyecektir.
Ramazan ayı süresince yapılan başlıca beslenme hatalarından biri de az meyve yemektir. Günde en az 2 porsiyon meyveyi çiğ ya da komposto olarak tüketin.
Ramazan ayında uzun süreli açlık sonunda kan şekerinin düşmesi sonucu çoğu kez hızlı ve fazla miktarda besin tüketilir. Hızlı besin tüketimi mide asidinin yemek borusuna kaçması olarak tanımlanan reflüye ve kabızlık gibi sağlık problemlerine neden olabilir. Reflüyü önlemek için kahve, kakao, çikolata gibi aşırı kafein alımından kaçınmak, yağlı yiyeceklerden uzak durmak ve yemeği yer yemez yatmamak gerekir. Bunun dışında kabızlık problemi çekenler için posalı besinlerin daha fazla tüketilmesi önerilir. Bunun için de meyve ve sebze tüketiminin artırılması, ekmek olarak kepek veya çavdar ekmeğinin kullanılması ve özellikle su tüketiminin artırılması gerekir.
İftar sırasında yemekle birlikte çay ve kahve içmek yemeklerden alınan vitaminlerin vücutta kullanımını engelleyeceğinden bu içecekleri yemekten bir süre sonra içmenizde yarar var.

Mutlaka sahura kalkmak gereklimi?
Evet. Bu şekilde hem aç kaldığınız süre azalır hem de metabolizmanız daha az yavaşlar.

Ramazanda hangi tür tatlılar tercih edilmelidir?
Ramazan ayında kişinin tatlı ihtiyacı artabilir. Bu gereksinim kalorisi azaltılmış tatlılarla giderilmeli. Yağlı ve ağdalı tatlılar yerine hoşaf, komposto veya sütlü tatlılar yenmelidir. Ağı şuruplu tatlı tüketimi ramazan sonrasında kilo alımına sebep olabilir.

Diyet yapanlar Ramazanda da diyetine devam edebilir mi?
Ramazanda diyet yapılabilir. Ramazan'da kilo vermek istiyorsanız günlük almanız gereken kaloriyi iftar ve sahur öğünlerine paylaştırın. Sebze ve meyve gibi düşük kalorili besinlere ağırlık verin. Hareketsiz kalmayın. İftardan sonra mutlaka yürüyüş yapın.
Kolesterolünüz yüksekse ve oruç tutuyorsanız kırmızı et ve tereyağı tüketimini sınırlamanız, haftada en az 1- 2 kez balık ve kurubaklagil yemeniz gerekiyor.

Ramazanda su tüketimi ne kadar olmalıdır?
Oruç tutarken vücut uzun süre susuz kalacağı için, iftar ve sahur arasında bol su içmeye özen gösterin.
Su içmek bağırsak ve böbreklerin çalışmasını hızlandırır. Ancak yemek esnasında su içmek, sindirim sistemini bozabilir. İftar ve sahur arasında bol su içmeye dikkat edin. İftar ve sahur arasında 1.5 2 litre su tüketimi yeterlidir.

Sigara içenler neye dikkat etmeli?
Ramazan'da sigara tiryakilerinin çoğu, iftar yemeğine başlamadan hemen bir sigara içer. Aç karnına içilen sigaranın zararları çok daha fazla olduğu için, yemekten önce sigara içmeyin.

Kimler oruç tutmamalı?
Uzun bir açlıktan sonra ağır yemek, kalbin yükünü artırabilir. Dolayısıyla kalp krizi, yüksek tansiyon, beyin kanaması ve felç gibi hastalıklar artabilir.
Mide ülseri olan kişilerin uzun süre aç kalmaya bağlı mide asidi artacağı için mide de yanma hissi artabilir.
Şeker hastalarının uzun süre aç kalması ve ardından fazla yiyecek tüketmeleri kan şekerinde yükselmelere sebep olacağı için oruç tutmaları sakıncalı olabilir.
Hamile ve emziren bayanların ihtiyaçları olan enerji ve besin öğelerini dengeli alması için günde en az 6 öğün beslenmeleri gerekir bu nedenle oruç tutmaları gerekir.
Diyabet ve tansiyon hastaları, ateşli hastalıkları olanlar, sık ilaç alımının gerektiği durumlarda, akıl hastaları, verem ve kanser hastaları oruç tutmamalıdır.

Çocuklar, gençler ramazanda nasıl beslenmeli?
Gelişme çağında olan çocuklar ve gençlerin enerji ve besin öğelerinin gerektiği kadar karşılanması gerekir. Eğer sahur ve iftar da yeterince beslenemezlerse zayıflama görülebilir. Besin dağılımının 3 öğüne paylaştırılması gerekir. Gereksiz enerji kaynaklarının kaldırılması; kola, yağlı kızarmış yiyecekler gibi çabuk doymalarına sebep olacak gıdaların tüketilmemesi gerekir. Sütlü tatlılar et tavuk gibi proteinli yiyecekler ve pilav makarna gibi enerji değeri yüksek yiyecekler tüketilmeli içecek olarak limonata komposto tercih edilmelidir.

Bizlere yol göstermesi için birkaç günlük örnek yemek listesi verebilir misiniz?
Sahur menüleri:
•Tek yumurtalı peynirli omlet,3 dilim ekmek,1 tatlı kaşığı reçel,5 zeytin,
•2 yemek kaşığı çökelek, 3 avuç içi kadar pide,3 ceviz,1 tatlı kaşığı bal
•1 dilim peynirli börek,1 su bardağı ayran,1 adet meyve
•1 haşlanmış yumurta ,1 dilim peynir , 3 dilim ekmek,1 su bardağı süt ,5 zeytin

İftar menüleri:
•1 su bardağı su ile orucunuzu açın 1 kase çorba içip 1 dakika bekleyin veya namaz kılın
•Etli sebze yemeği,1küçük tabak pilav 1 kase yoğurt, komposto
•Et yemeği,1 küçük tabak makarna,1 kase cacık, salata
•1 küçük tabak mantı, 1 porsiyon zeytin yağlı sebze yemeği,1 kase komposto

Ara öğün:
•1 meyve,1 çay bardağı süt
•1 kase sütlü tatlı
•1 avuç kuru üzüm ceviz badem
•1 küçük kase sade dondurma

EL KAZALARI ve PARMAK KOPMASINDA YAKLAŞIM


Sevgili Manisalı hemşerilerim,
Bu hafta konumuz el kazaları ve parmak kopmaları gibi biraz sevimsiz görünen bir konu. Ancak bu gibi acil durumlarda çok basit birkaç kuralı bilmek, kopmuş olan uzuvun yeniden kazanılması için hayati önem taşımakta. İşte size bu konularda bilgi vermek için sevgili meslektaşım, üniversitemiz Ortopedi, El ve Mikrocerrahi uzmanımız Doç.Dr.Taçkın Özalp ile görüştüm.
El, vücudun en fonksiyonel ve kozmetik yapılarından biridir. Beynin dış dünya ile bağlantısını sağlar. Pek çok işi el yardımı ile yaptığımızdan sık yaralanmalar oluşur. İyi tedavi edilmezse daimi sakatlık ve iş gücü kaybı bırakır. Dokunma, yakalama, ifade, beslenme, hijyen, saldırı-savunma elin fonksiyonlarından sadece bazılarıdır. Ellerimizle yazıyoruz, tokalaşıyoruz, saçlarımızı tarıyoruz, bardağımızı tutuyoruz, sevdiğimize dokunuyoruz. El ve el bileğinde 27 kemik ve 27 kas yapısı mevcuttur. Bu nedenle el ince hareketleri yapabilen güçlü ve çok eklemli bir yapı olarak vücudun çok önemli bir parçasıdır.
Cilt kesilerinden, uzvun çok ağır yaralanması ve kopmasına kadar (ayak ve bacak da dahil olmak üzere) oluşabilecek her tür yaralanma ve yanıklar El Cerrahisinin hizmet alanına girer. Çünkü bu tip hastalıklarda hem yaklaşım hem de cerrahi teknik özel bir eğitim gerektiriyor. Hatta İzmir’de buna ait özel bir hastane bile var. Ne mutlu bize ki şehrimizde de bu konuda bir uzmana sahibiz. Cilt, cilt altı, kas, tendon dediğimiz kas kirişi, sinir, damar, eklem ve kemik ile ilgili her türlü yaralanma ve hastalıklar, bu bölüm altında tedavi edilmektedir. Üniversite hastanemizde de bu hizmetler Doç.Dr.Taçkın Özalp yönetiminde sağlanmaktadır.
Acil durumlarda halkımız yardımcı olmak konusunda oldukça isteklidir. Aslında bu toplumumuzun çok güzel bir özelliği. Ancak yardımcı olalım derken zarar vermemeli ve uzmanların yaklaşıp işlerini yapmalarına engel olmamalıyız. İki gün önce önümde bir olay meydana geldi. Bir adam diğerinin kafasına sert bir cisimle vuruyor ve adam yerde hareketsiz yatıyor. Ben bu aşamada yardımcı olmak için yaklaştım ve kişinin hemen başında yardımcı olmak isteyen 1-2 kişiye “ben doktorum, bırakın yardımcı olayım, ne oldu?” desem de başındakiler beni dinlemedi ve çekilmediler. Biri birine “sakın oynatma” diyor, diğeri bir başkasına “kolonya yok mu? Kolonya getirin” diye bağırıyor. Hele diğeri beni duymasına rağmen “abi elleme ben ambulans çağırdım” demez mi! Valla bu ortamda baktım ki olmayacak ben de uzaklaştım ve ambulans gelinceye kadar uzaktan seyrettim olayı. Gerçekten çok üzüldüm. Doktorlukla uzaktan yakından ilgisi olmayanlar beni hastaya yaklaştırmadı. Yaa arkadaş, kafa travması olan bir kişide kolonyayı ne yapacaksın? Baş sağlığına gelenlere ikram mı edeceksin, Allah aşkına!
İşte bu olaydan sonra sizlere birkaç öneride bulunmak istiyorum. Kaza, çarpma anında lütfen kişiyi düz bir zemine yatırın ve soluk alıp almadığını ve ayrıca kalbin atıp atmadığını kontrol edin. Eğer ilk yardım eğitimi aldınız ve biliyorsanız ilk müdahalesini yapın. Yok eğer böyle bir eğitiminiz yoksa lütfen ortamı boşaltın, denildiği gibi “gölge etmeyin yeter!”. Eğer bir kanaması varsa tüm gücünüzle kanamayı durdurmak için üzerine basınız. Yapacağınız en büyük iyilik bu olur. Ayrıca kopan bir parça uzuv varsa hemen buzlu soğuk bir ortamda ilk müdahalenin yapılacağı yere ulaştırın. Umarım hiçbirimizin bu bilgilere ihtiyacı olmaz.
Sağlıkta gündemi okuyun, sağlıklı kalın.

CBÜ Tıp Fakültesi Ortopedi Bölümü El ve Mikrocerrahi Uzmanı Doç.Dr.Taçkın Özalp: El yaralanmalarında ilk müdahale çok önemli.

El cerrahisi ve mikrocerrahi nerelerde uygulanır?
Çıplak gözle zor görülebilen çok küçük yapıların özel ameliyat mikroskobunun büyütücü etkisinden faydalanılarak ve çok ince aletler kullanılarak ameliyat edilmesine mikrocerrahi denilmektedir. Bu teknik sayesinde çıplak gözle zor görülebilen, saç telinden daha ince iğne ve iplikler kullanılarak çok küçük damar ve sinirler (0.5 - 1 mm.) mikroskop altında 5-25 misli büyütülerek dikilebilirler. Böylece kopan el, kol, ayak, bacak gibi organlar yerine takılabilmekte ve çok ince sinir liflerinin onarılması ile yerine takılan uzvun hissetmesi ve yeniden hareket etmesi sağlanabilmektedir.

Hangi durumlarda mikrocerrahi operasyonları ile tedavi sağlayabiliyorsunuz?
Uzuv kopması, yaralanması gibi her türlü acil durumda, doku kayıpları olduğunda bu tür mikrocerrahi yöntemle oldukça başarılı sonuçlar alınabilmektedir. Ayrıca doğuştan kaynaklanan sorunlarda bu tür yöntemle tedavi edilebilmektedir. Bu durumları kısaca özetleyecek olursam:
• İş kazası, trafik kazası, düşme, cam kesisi gibi kazalar sonucu tam veya kısmen kopmuş uzuvların tekrar yerine dikilmesi.
• Daha önceden oluşmuş damar, sinir, tendon (kiriş) yaralanmalarının onarımı.
• El, el bileği, dirsek ve kol kırık ve çıkıkları gibi durumlarda uygulanmaktadır.
• El, kol, bacak veya vücudun başka yerindeki deri, kemik ve adale kayıplarının, vücudun bir başka yerinden serbest alınan dokular ile mikrocerrahi tekniği kullanılarak giderilmesi.
• El ve parmaklarda yanık sonrası gelişmiş yapışıklıkların giderilmesi.
• Parmak, el, önkol, dirsek ve kolun doğuştan oluşan bozuklukları.
• Akraba evlilikleri yüzünden ellerde yapışık, eksik ya da fazla parmak olması

Ellerimizle ilgili başka ne tür problemlerde size başvurabiliriz?
Daha çok randevulu cerrahi dediğimiz bir grup rahatsızlıkta da mikrocerrahi yöntemlerle ameliyatlar yapmaktayız. Parmaklarda özellikle geceleri artan uyuşukluklar “sinir sıkışması” dediğimiz bir rahatsızlıktır. Ayrıca sıkça gördüğümüz benzer bir bozuklukta parmaklarda takılmadır. Bu tendon sıkışmasına bağlı olarak gelişen fonksiyonel bozukluk durumudur. Bunlar dışında ellerde beyin felcinin neden olduğu sakatlıklar, anormal ve istemeden oluşan hareketler, hareket kısıtlılıkları, el, kol ve omuzda doğum ile ilgili ya da sonradan gelişen felçler, el, el bileği, kol ve omuzda ağrı ve sakatlıklar, elde, dirsekte romatizmanın yol açtığı şekil bozuklukları ve elde gelişen her türlü kanser oluşumlarında bu tür ameliyatlar ile tedavi etmeye çalışıyoruz.

Bir uzuv koptuğunda neler yapılmalıdır?
Öncelikle kanamanın durdurulması gerekir. Yara veya kopan parça kirli ise ılık sabunlu su ile yıkanıp, kurulanır ve yaranın üzeri örtülür. Böylece yaraya daha fazla mikrobun girmesi önlenmiş olur. Kanayan kısım sıkı bir bandaj ile sarıldıktan sonra, kol başın üzerinde bir seviyede tutulursa kanama çok kısa bir süre sonra duracaktır. Kolu kanamayı durdurmak için dirsek üzerinden uzun süre sıkıştırmaya gerek yoktur. Kemer, lastik, kumaş gibi dar enli malzemelerin nörovasküler hasar riski mevcuttur. Kesinlikle kullanılmamalıdır.
İkincil olarak kopan parça ile ilgilenilmelidir. Eğer mesafe uzak ise kopan parça dikkatle soğuk bir ortam içerisinde saklanır. Hemen temiz bir beze sarılır ve temiz bir naylon torbaya konur. İkinci bir naylon torba içine yarı yarıya buz ve su konur ve uzvun içinde bulunduğu torbanın ağzı sıkıca bağlanarak içinde buz olan torbaya konulur ve hastaneye ulaştırılır. Parçanın içinde bulunduğu birinci torbaya kesinlikle buz veya su konulmaz parçanın kuru veya hafif nemli ortam içinde olması gerekmektedir.

Kopan parçanın mikrop kapmaması için alkol, tentürdiyot gibi maddeler kullanalım mı?
Hayır. Kesinlikle tentürdiyot, alkol gibi maddelerle yıkanmamalıdır ancak o an var veya ulaşılabilir ise serumla temizlenebilir.

Uzuv tamamen değil de kısmen koparsa nelere dikkat etmeliyiz?
Yerine düzgün bir şekilde konur, üzeri temiz bir bezle sarılır, aşırı kanama varsa yara üzerine basınçlı sargı uygulanır. Gerekirse bir karton veya tahta parçası dışarıdan destek görecek şekilde el ve kol üzerine sarılır.

112 ambulansı ile böyle bir hasta geldiğinde üniversitemizdeki uygulamalarınız hakkında bilgi verebilir misiniz?
Biz, el yaralanmalı hasta hastaneye geldiğinde ilk müdahaleyi Acil Serviste yapıyoruz. Yaralanmanın şekli tedavinin planlanmasını yakından etkiler. Muayenede ilk bakılması gereken durum yaralanan organda kan dolaşımının olup olmadığıdır. Eğer kan dolaşımı varsa o zaman müdahale için zaman var demektir. Aynı gün içinde ameliyata alınır. Ancak kan dolaşımı yoksa çok acilen, ameliyathane şartları uygun olduğu en kısa zaman içinde, ki bu süre yaralanmadan en geç 6 saat içindedir, ameliyata alınır ve öncelikle kan damarları onarılarak kan dolaşımı sağlanır. Daha sonra sinir, tendon, ciltte meydana gelen diğer yaralanmalar tedavi edilir.
Tam kopmalarda başarı yaralanma tipi ile ilişkilidir. Giyotin kopma dediğimiz, her iki parçanın birbirine bakan yüzleri düzgün ise başarı oranı yüksektir. Ancak ezilme, dönerek kopmalarda damar içleri de hasarlandığından iyileşme oranları çok düşük olur.

Ameliyat sonrası hastaların daha iyi düzelmesi için nelere dikkat etmesi gerekiyor?
Ameliyat başarılı olduktan sonra yaklaşık bir ay içinde fizik tedavi uygulanması erken dönemde hareketin kazanılması için çok önemlidir. Zira kan dolaşımı olan ancak iyi bir fonksiyonu olamayan el ya da parmak kopmuş bir uzuvdan farksızdır. Bu nedenle hastanın doktorla iyi işbirliği yapması, kontrollere düzenli gelmesi el ve parmaklarını kullanabilmesi için elzemdir.
El yaralanmalarında iyileşmeyi belirleyen en önemli faktörlerden biri de sigaradır. İçilen bir tek sigara bile tamir edilen damarların tıkanmasına yol açabileceğinden zor şartlarda 6-8 saat süren bir ameliyat boşa yapılmış olabilir. Bunun yanında çay, kahve, çikolata gibi maddelerde erken dönemde kullanılmamalıdır. Hasta ameliyat sonrası en az 3 hafta kadar stresten uzak durmalı, sakin bir ortamda morali yüksek tutulmalıdır.
Görüldüğü gibi el yaralanmalarında sadece ameliyat değil ameliyat sonrası dönem de çok önemlidir. Çok zor tedavi edilen bu çok önemli organın yaralanmaması için her türlü önlemin alınması hem çalışanlar hem de işverenler için çok önemli bir görevdir.
Sağlıklı ve yaralanmasız günler dileğiyle.