Sayfalar

3 Kasım 2010 Çarşamba

Meme Kanserinde Tedavi

Sevgili Manisalı Hemşerilerim,
Bu hafta da sizlere meme kanseri hakkında bilgi vermek istiyorum. Geçen hafta yazdığım gibi hepimizin etrafında bir meme kanserli tanıdığı var. Oldukça yaygın olarak görülüyor. Benim öğrenciliğimde kanser erkeklerde sık görülür diye öğretirdi hocalarımız. Günümüzde artık kadınlarda da kanserin sık görüldüğünü biliyoruz. Bu artış kadınların da daha çok çalışma hayatına girmesi, sigara içiminin yaygınlaşması gibi faktörlere bağlanıyor.
Ayrıca genel olarak kanser vakalarının artmasından modern yaşam şekli de sorumlu tutulmaktadır. Modern yaşamda hem beslenme hem de gece uyumanın azalması, vücudumuzda koruyucu ve onarıcı bir hormon olan “melatonin”in de daha az salgılanmasına bu da daha sık kanser görülmesine yol açtığı düşünülmektedir. Son yıllarda kadınların daha çok çalışma hayatına katılması, genel olarak kimyasal, hormon içeren sağlıksız beslenme, hemşirelik gibi gece çalışmasının yoğun olduğu branşlarda kadınların daha çok çalışması ve bence çok önemli bir başka faktörde güzelleşmek uğruna pek çok kanserojen maddenin alınması, kadınlarda kanserin görülmesini arttırmaktadır. Bunların içinde en sık görüleni de meme kanseridir.
Geçen hafta Bodrum’da Uluslararası Beslenme ve Kanser Kongresi (Nutrition and Cancer) olduğunu söylemiştim. Bu kongrede “Prostat Kanserinde Borun Etkileri” başlıklı sunumu gerçekleştirdim. Ayrıca kanser ve beslenme konusunda da dünyaca ünlü, çok sayıda araştırma yapan meslektaşlarımla tanışma ve onlarla sohbet ortamı buldum. İnanın tüm konuşmalar bizim Pazar yerleri gibiydi. Yani sağlıklı beslenmede, beslenme ile kanserden korunmada başı çeken besinlerin başında hemen hemen tüm taze sebzeler, soğan, sarımsak, yine taze meyveler ve özellikle böğürtlen, yaban mersini, elma; ve başta zencefil ve zerdeçal olmak üzere tüm baharatların çok önemli yeri var. Uzmanlar çok sayıda araştırma yapıyor. Yakın gelecekte bunlarla ilgili çok önemli gelişmelerin yaşanacağını ümit ediyorum.
Sağlıklı beslenme konusunda hemen her yazımda sizlere önemli mesajlar vermeye çalışıyorum. Yazılarımı takip edenler bunları hatırlayacaktır. Emin olun o kadar ayrıcalıklı, o kadar güzel fırsatlara sahibiz ki bu şehirde; anlatamam… Başta tüm pazarlarımızda doğal sebze ve meyve bulma fırsatımız var. Yine çoğunda köylü pazarları mevcut. Bunlara çok önem vermeliyiz ve desteklemeliyiz. Şahsen ben her hafta Karaköy pazarına ve Laleli pazarına çıkıyorum. Bol bol sebze, salata malzemesi alıyorum. Köyden yumurtamı getirtiyorum. Sütümü, etimi Emin abiden (Kasap Emin) alıyorum. Yani doğal beslenmek için imkanlarımız çok fazla. Bu değerlerin kıymetini bilmeliyiz. Toplantılarda Ankara, İstanbul’da yaşayan meslektaşlarımla konuşuyorum da onlar ancak büyük alışveriş merkezlerinden alışveriş yapabiliyorlar.
Bu haftaki konuğum yine genel cerrahi uzmanı Prof.Dr.Teoman Coşkun. İki haftadır çok değerli vaktini bize ayırdığı için kendisine çok teşekkür ediyorum.
Sağlıkta Gündem’i okuyun, sağlıklı yaşayın.

CBÜ Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof.Dr.Teoman COŞKUN: MEME KANSERİNDE AMELİYAT!

Memede bir kitle ele geldiğinde edildiğinde ne yapılmalı?Meme dinamik bir organdır. Yani menapoza kadar meme her ay kendini doğacak bebeğe süt verebilmek için meye hazırlar. Gebelik gerçekleşmez ise meme dokusunda ortaya çıkan tüm bu hazırlık geri döner. Meme dokusunda oluşan aylık değişiklikler sertliklere de yol açar. Genelde kitle olarak adlandırdığımız bu sertliklerin %80’i iyi huyludur. Bu nedenle kesinlikle telaş etmeden meme hastalıkları konusunda deneyimli bir genel cerraha başvurmak gerekir. Uzman tarafından yapılan muayene sonrası bulgulara ve hastanın yaşına göre ultrasonografi ve/veya mamografi ile lezyon değerlendirilir. Bu değerlendirme sonrasında kesin tanı konamamış veya kitlenin kötü huylu olabileceğinden şüphelenilen kadınlarda biyopsi yapılır. Biyopsi memeye en az zarar veren yöntem seçilerek yapılmalıdır. Özel iğnelerle yapılan biyopsiler her zaman bıçakla kesilerek alınan biyopsilere tercih edilmelidir. Burada bilinmesi gereken önemli nokta, kitlenin kanser olduğu ve biyopsinin bıçakla alındığı hastaların önemli bir kısmında memeyi koruyarak cerrahi tedavi yapma fırsatının kaçırıldığıdır.

Meme kanseri nasıl tedavi edilir? Memenin tam veya bir kısmının alınması mümkün mü?Meme kanserinin tedavisinde temel prensip tümör dokusunun vücuttan uzaklaştırılmasıdır. Uzaklaştırma işlemi memenin tamamını alarak veya meme koruyucu cerrahi denilen meme içindeki tümörü çevresinden yaklaşık 1 cm.lik temiz meme dokusuyla birlikte çıkararak yapılabilir. Yani cerrahi tedavi için her zaman memenin tamamının alınması gerekmemektedir. Bugün cerrahlar mümkün olduğunca memeyi korumak için uğraş vermektedirler.

Nasıl karar veriyorsunuz?Meme koruyucu cerrahi yapılabilmesi için meme/tümör oranının uygun olması gerekir. Yani meme büyük, tümör küçük olmalıdır. Böylece tümör çıkarıldıktan sonra memede şekil bozukluğu olma olasılığı azalır. Ayrıca, tümör çıkarıldıktan sonra geride tümör hücresi bırakılmamış olur. Tedavinin tamamlanabilmesi için koruyucu cerrahi yapılan memeye mutlaka radyoterapi verilir. Radyoterapi verilmeyen hastalarda tümör nüksünün yüksek olduğu bulunmuştur. Sonuç olarak: 1) tümör tüm memeyi kaplamış ise, 2) memenin genel yapısını bozmadan tümör tam olarak çıkarılamıyor ise ve 3) cerrahi sonrası radyoterapi verilemeyecek ise bu hastalara meme koruyucu cerrahi yapılamaz. Bu hastalarda tüm memenin alınması gerekir.

Koltuk altı neden temizlenir? Her hastada koltuk altının temizlenmesi gerekir mi?Meme kanserinin ilk yayıldığı yer koltuk altı bezeleridir. Eğer koltuk altı bezelerine tümör hücreleri yayılmış ise bu bezeler çıkarılmalıdır. Koltuk altına yayılım olmayan hastalarda bezelerin çıkarılmasına gerek yoktur. Koltuk altı bezelerine yayılıp yayılmadığı “bekçi lenf nodu biyopsisi” adı verilen özel bir yöntemle anlaşılır. “Bekçi lenf nodu biyopsisi” bu konuda eğitim almış ve belirli bir deneyime sahip cerrahlar tarafından yapılmalıdır.

Meme alındıktan sonra rekonstrüksiyon yani plastik operasyon yapılabilir mi?Meme dokusunun tamamının çıkarıldığı hastalarda tekrar meme oluşturmaya “rekonstrüksiyon” denir. Memenin tekrar oluşturulması için yapay protezler kullanılabileceği gibi kişinin kendi dokusu da kullanılabilir (Resim). Bazen bu iki yöntem birlikte de uygulanabilir. Meme rekonstrüksiyonu meme kanseri tedavisinin ayrılmaz bir parçasıdır. Buradaki en önemli nokta hastanın yeni bir meme yapılması konusundaki isteğidir.

Memenin oluşturulması hangi aşamada yapılır?Zamanlama açısından 2 tür rekonstrüksiyon vardır:
1. Meme kanseri ameliyatı ile aynı seansta yapılan rekonstrüksiyon: Genellikle erken evre hastalık için uygundur. Kanser tedavisi açısından güvenli ve günümüzde tercih edilen yöntem budur. Hastaya psikolojik avantajı yanında estetik yapının daha güzel olması, ikinci bir cerrahiye gerek duyulmaması gibi avantajları da vardır.
2. Geç dönem rekonstrüksiyon: Tüm kanser evrelerinde yapılabilir. Tekrar memenin oluşturulabilmesi için son kemoterapi ve radyoterapiden en az 6 ay geçmesi gerekir.
Meme kanseri tedavisi bir bütündür. Tekrar meme oluşturulması istenen hastalarda genel cerrah ve plastik cerrah birlikte çalışmalıdır.

Meme protezleri konusunda bilgi verebilir misiniz?Protez denince silikon kılıftan yapılmış, içinde silikon jel veya serum bulunan, meme şekli verilmiş yapılar gelir. Genellikle memesi alınmış kadınlarda göğüs duvarı üzerindeki göğüs kaslarının altına yerleştirilir. Erken ya da geç dönem rekonstrüksiyonlarda protez kullanılabilir. Özellikle geç dönemde yerleştirilecek ise öncesinde göğüs kasları altına doku genişleticiler konarak protez için yer oluşturmak gerekir. Protez yerleştirmek, hastanın kendi dokusuyla meme oluşturma işlemi ile karşılaştırıldığında daha kolay ve daha kısa bir işlemdir. Sarkmamış ve ışınlanmamış, küçük ve orta boyutta memelerde daha iyi sonuç alınır. Kullanım süresinin kısıtlı olması nedeniyle genç bayanlarda en iyi seçenek değildir. Ayrıca radyoterapi uygulanacak hastalarda sonuçları yüz güldürücü olmayabilir. Radyoterapi ve protez genellikle birbiriyle bağdaşmaz olarak kabul edilir.

Erken evre meme kanserinde tedavi şansı nedir?Meme kanseri erken evrede özellikle kanser koltuk altı bezelerine yayılmadan yakalandığında, bu hastalıktan tamamen kurtulmak mümkündür. Meme kanseri erken evrede yakalandığında tedaviye en iyi yanıt veren kanserlerin başında gelir. Bu hastaların 10 yıllık yaşam süreleri %80 ve üzerindedir.

Hangi durumda ayrıca kemoterapi de vermek gerekir?Kemoterapi, kanser hücrelerinin vücuda yayılma olasılığı bulunan hastalara verilir. En kaba tanımıyla koltuk altı bezelerine tümör yayılımı varsa ve tümör boyutu 1 cm.den büyük ise bu hastalara kemoterapi önerilir.

Hormon tedavisi nedir?Meme kanseri aynı zamanda kadınlık hormonları ile ilişkili bir hastalıktır. Temelde meme kanseri gelişiminde kadınlık hormonları dediğimiz östrojen ve progesteron hormonu başrolü oynar. Tüm meme kanseri hastalarının %85’i hormona bağımlıdır. Hormona bağımlı tümörlerin tedavisinde bu hormonların etkisini azaltacak ilaçların kullanılmasına “endokrin tedavi” denir. Temelde bu ilaçlar ya östrojen hormonunun yapımını engellerler ya da bu hormonun kanser hücrelerine bağlanıp bu hücreleri beslemesini engellerler. Yan etkileri son derece az olan bu ilaçlar meme kanseri tedavisinde yeni bir çağ açmışlardır.

Işın tedavisi (radyoterapi) nedir?Radyoaktif ışınlar ile tümör hücrelerinin öldürülmesidir. Meme koruyucu cerrahi yapılmış tüm hastalara ışın tedavisi verilmelidir. Memesinin tümü alınmış kadınlarda ise, tümör ileri evrede ise radyoterapi düşünülür.

Mamografi nedir?Mamografi her iki memenin X-ışını ile incelenmesidir.

Mamografi ne zaman çektirilir?Yapılan çalışmalar 50 yaşında herhangi bir şikayeti olmayan kadınlarda mamografi ve düzenli fizik muayenenin meme kanserinden ölüm oranını %20-30 oranında azalttığını göstermiştir. Bu nedenle uluslar arası kuruluşların önerileri 40 yaşından sonra her yıl fizik muayene eşliğinde mamografi çekilmesi yönündedir. Bugün için üst yaş sınırı yoktur. Yüksek riskli grupta ise durum biraz daha farklıdır. Bu kişilerde izlem şöyle olmalıdır:
a.İzlem meme kanseri olmuş en genç akrabadan 10 yaş erken başlamalıdır.
b.20 yaşına kadar kendi kendine muayene
c.20 yaşından itibaren 6 ayda bir kez klinik inceleme
d.25 yaşından itibaren mamografi çekilmesi
e.Altı ayda bir rahim ve yumurtalıkların muayene ve incelemesi yapılmalıdır.

Mamografi çektirmeye giderken nelere dikkat etmeli?1.Mamografide düşük de olsa radyasyon verilmektedir. Mamografide her memeye 2 olmak üzere toplam 4 film çekilir. Her mamografi filmi için alınan radyasyon dozu 1 akciğer filminkine eşittir. Az da olsa radyasyon alındığı için kişinin gebe olmaması gerekir.
2.Çekilen filmlerin iyi çıkabilmesi için memenin ödemli olmaması gerekir. Bunun için en uygun zaman adet dönemi bitimidir. Böylece sıkıştıran memede ağrı da minimun düzeyde kalır. Mecbur kalınmadıkça mamografi zamanı adet dönemlerine göre ayarlanmalıdır.

Erkeklerde de meme kanseri görülür mü?Evet. Erkeklerde de meme dokusu vardır. Ancak östrojen hormonu yoktur. Bu nedenle meme kanseri oldukça nadirdir. Her 135 kadına karşılık 1 erkekte meme kanseri görülür.

Türkiye’de meme kanseri görülme sıklığı nedir?Ülkemizde yaklaşık her 7 kadından 1’inde meme kanseri görülmektedir.
Meme kanseri tedavisini kim yapar?
Meme kanseri tedavisinde radyoloji, patoloji, genel cerrah, onkoloji, radyasyon onkolojisi ve plastik cerrahi bilimleri birlikte çalışır. Ancak bu geminin kaptanı genel cerrahtır.

BEL FITIĞINDA TEDAVİ

Sevgili Manisalı Hemşerilerim,
Hafta sonu gazeteye uğradım ve editörümüz Levent beye nasılsınız dediğimde “pek keyfimiz yok” dedi. Hayırdır ne oldu dediğimde ise “ne yapalım maçlar yok” deyince gülüştük. Sanırım futbolu önemli yapan bir başka özelliği ise sosyal bir aktivite işlevi de görmesi. Evet; bu hafta futbola ara verdik. Bu nedenle hafta sonumuz biraz sönük geçti. Almanya’dan da 3 gol yedikten sonra keyfimiz kaçtı. Bu nedenle pek futboldan bahsetmek istemiyorum. Ama spordan ve özellikle yüzmeden bahsedeceğim. Ama önce konumuz bel fıtığına biraz değinelim.
Benim yaptığım görüşmelerden sonra anladığım şu: gerçekten bel fıtığınız varsa sakın ola, belimi çektircem, kupa tutturcam, hamamda masaj gibi tehlikeli yollara sapmayın. Bu sırada ufak problem daha ciddi hale gelebilir. Fakat hocam; falanca yaptırdı, gözümün önünde iyileşti; sürünerek götürdük yürüyerek geldik diyeceksiniz ve haklısınız. Benim en yakın arkadaşımda bana yemin ederek anlatıyor, Akhisar sanayisinde biri var, belim tuttu mu iki büklüm ona gidiyorum, belimi çekiyor ve çok iyi geliyor diye kaç kez anlattı bana. Tabii ki bu da doğru; yalan söyleyecek hali yok herhalde. Bunları aynen hocalarımıza da sordum ve anlattılar.
Şuan isimlerini vermeyeceğim ama bel ağrısına yol açan birçok hastalık var. Bunlardan sadece birinin adı bel fıtığı. Diğerleri ile ilgili olarak yine uzmanlarla görüşüp size bilgi vereceğim. Bel ağrısına yol açan ve beldeki kaslarla ilgili ağrılar olabiliyor. Bu gibi fıtık dışındaki ağrılarda masaj, sıcak, ovma, gerdirme gibi etkiler ağrının azalmasına yol açabiliyor. Ben kendi yaşadıklarımdan örnek verecek olursam, evimi taşırken sırt ve omuz kaslarımda bir kramp oldu ki nefes alamayıp yere yığıldım. Annem hemen araba ile hastaneye götürdü ve Anestezi Bölümünde bulunan Ağrı Birimin’de uygulanan akupunktur benzeri iğne tedavisi var hemen onu uygulattım ve dönüşte arabayı kullandığım gibi evi taşımaya da devam ettim. Sanırım sizlerin yaşadığı da buna benzer bir durum. Sevgili meslektaşım ve bu gibi durumlarda hayatımı kurtaran Doç.Dr.İdil Tekin hocaya buradan çok teşekkür ederim. Kendisini yakın gelecekte bu sayfada konuk edeceğim.
Sonuçta bel ağrısından yakınanlar öncelikle bir beyin cerrahisi uzmanına muayene olacak ve gerçek problemin ne olduğu ortaya konulacak. Ardından bel fıtığı ise ve ameliyat gerekmiyorsa doktorunuzu dinlemenizi öneririm. Ama yok sorununuz kas krampı gibi ağrılardan kaynaklanıyorsa benim önerim, ne olduğunu, ne tür problemlere yol açabileceğini yani komplikasyonlarını bildiğimiz ve çözebileceğimiz tıbbi yöntemleri tercih etmeniz. Yok biz bildiğimizi okuruz diyorsanız da diyecek lafım yok; yolunuz açık olsun. Ama bel siniriniz zarar görürse de bana tanıdığım beyin cerrahı var mı diye sormayın, söylemem.
Aslında tüm bu hastalıkların altında modern, hareketsiz, fazla kilolu yaşam şekli geliyor. İşte bu yüzden günümüzde sağlıklı olmak için yapılacak en önemli şey sağlıklı beslenmek ve spor yapmak. Hocam iyi de imkan var mı demeyin. Her mahallede spor aletleri içeren parklar görüyorum. Hangi spor derseniz yüzme derim. Şehrimizde bildiğim kadarıyla 2 otel, 1 üniversite birde spor müdürlüğü olmak üzere 4 iyi havuz var. Oteller ücretli, üniversite herkesi almıyor, peki olimpik havuz ne güne duruyor orada. 4-5 ay açık havuza girilebilecek hava koşulları var şehrimizde. Kapalı havuz mu? O başka bahara kaldı galiba.
İl Spor Müdürlüğünün olimpik havuzu halkın daha geniş ve etkin kullanımına sunması için biraz daha çaba göstermesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü spor sağlıktır.
Sağlıkta Gündem’i okuyun, sağlıklı yaşayın.

BELİNİZE NASIL ÖZEN GÖSTEREBİLİRSİNİZ ?

OTURURKEN:Sert sandalyede omurganız dik olarak, bir veya iki diziniz kalçanızdan daha yukarıda olacak şekilde oturun. Kısa dinlenme süreleri için koltuklu sandalye çok iyi destek sağlar.

AYAKTA DURURKEN:Beliniz düz olarak ayakta durmaya çalışın. Ayakta çalışırken beldeki çöküklüğü hafifletmek için ayak iskemlesi kullanın. Dizlerinizi bükmeden öne doğru eğilmeyin. Bayanlar için orta yükseklikteki topuklar beli daha az zorlar. Topuksuz ayakkabılardan sakının.

YATARKEN:Sert yatakta yatın. Yumuşak yatakların altına 2 cm kalınlıkta kontrplak koyun. Yüzüstü yatmayın. Sırtüstü yatarken dizlerinizin altına bir yastık koyun. Yan yatarken bacaklarınızı kalça ve dizden bükük olarak tutun.

ARABA KULLANIRKEN:Koltuğunuz sert olmalı. Pedalları kullanırken bacağınızın tam gerilmemesi için direksiyona mümkünse yakın oturun.

KALDIRIRKEN:Kaldırmayı uygun şekilde güvenli yapın. Dizlerinizi bükün, yükü vücudunuza yakııı tutun ve kalkmak için bacak adalelerinizi kullanın. Ani hareketlerden sakının. Ağır herhangi bir şeyi belinizden yukarı seviyeye kaldırmayı denemeyin.

ÇALIŞIRKEN:
Ağır iş yapmayınız. İmkânınız varsa yorgunluğu hissetmeden önce bir işten diğerine geçin. Eğer bütün gün büroda çalışıyorsanız fırsat buldukça kalkıp etrafta dolaşın.

EGZERSİZ:
Bel ağrınız geçince düzenli egzersiz yapın, (yürüme, yüzme v.s.) Fakat güçlü bir harekete teşebbüs etmeden önce, adalelerinize ısınma ve gevşeme fırsatı vermek için yavaş başlayın.

ABDOMINAL EGZERSİZLER: •Serbest olarak sırtüstü yere uzanın ve başınızı yerden 4-5 parmak kadar yukarı kaldırın, bu pozisyonda 3 sn. tutun ve indirin.Aynı hareketi(1) eller göğüste birleşmiş, (2) eller omuzlara değerken, (3) eller nvuçiçi önde olacak şekilde alın üstündeyken ve (4) eller ensede birleşmiş olarak tekrarlayın.(5) Aynı hareketi dizler bükük ellerle dizlere uzanarak tekrarlayın.

•Sırtüstü yatar pozisyonda bir bacak diz bükülmeden kaldırılabildiği kadar kaldırılır ve beş aşamada yavaşça indirilir, Her aşamada bacak 5 sn. Tutulur.

MOBILIZASYON EGZERSİZLERİ:
1.Kedi - Deve : Emekleme pozisyonunda sırt çukurlaştırıp kamburlaştırılır.Aynı pozisyonda iken bir kol öne doğru kaydırılarak uzatılırken diğeri dirsekten bükülür. Aynı hareket öbür kolla da tekrarlanır.
2.Rotasyon: Bir taburede dik olarak otururken vücut belden itibaren kollarla beraber yanlara doğru çevrilir.
3.Yüzüstü yatar pozisyonda iken, kalça yerden kaldırılmadan 5 aşamada eller üstünde kalkılır.

CBÜ Tıp Fakültesi Beyin Cerrahisi Uzmanı Prof.Dr.Mehmet Selçuki: BEL FITIĞINDA AMELİYAT!

Bel fıtığı tedavi edildikten sonra tekrar edebilir mi?
Bel fıtığı, hasta, ameliyat sonrası yasaklara uymaz ise tekrar edebilir. Tüm yasaklara uyması halinde dahi, % 5 ihtimalle tekrar söz konusudur. Zira bazen şiddetli bir aksırık ya da öksürük bile omurlar arasından kıkırdak parçasının dışarı çıkıp tekrar can yakmasına neden olabilmektedir.
Bu nedenle, hastanın, cerrahi sonrasında, ağır kaldırmamak, öne eğilmemek ve beli zorlamamak gibi yasakları çok dikkat etmesi gerekmektedir. Yukarıda da sözünü ettiğim gibi, yapıla girişim bozuk parçayı tamir etmediğine, yenisi ile değiştirmediğine göre bozuk parça artık can yakmıyor olabilir ama hala bozuktur. Bu nedenle yasaklar ömür boyu sürecek yasaklardır.

Bel fıtığı tedavi edilmezse başka hangi sorunlara yol açabilir?
Bel fıtığı cerrahisi, kıkırdak dokusunun sinir dokusunu sıkıştırması sonucu, sıkışıklığa neden olan kıkırdağın oradan alınması işlemidir. Sıkışıklığa neden olan kıkırdak alınmaz ise sıkışık kalmaya devam eden olan sinir dokusu bir süre sonra çalışmayı durduracaktır. Yani bir felç oluşacaktır. İşşin kötü yanı, sinir dokusu küserse, barışması güç bir dokudur. Bu nedenle küstürmeden, tabiri caiz ise naz yaparken gönlünü almak en doğru davranıştır.

Bel fıtığı hastalarının yaptığı yanlışlar nelerdir?
Bel fıtığı hastalarının yaptığı en büyük yanlışlardan bir tanesi, her beli ağrıyanın aynı hastalığa sahip olduğunu sanıp, komşusuna iyi gelmiş olan tedavi yönteminin ( ister tıbbi isterse tıp dışı olsun) kendinse de iyi gelebileceğini düşünmesidir. Yukarıda değinmeye çalıştım gibi, aynı şikayetlere neden olan farklı farklı durumlar vardır.
Bir başka büyük yanlış ise, kendilerine defalarca anlatılıyor olmasına rağmen, tedavi sonrası (ilaçla – cerrahi) yasaklara uyma konusunda titizlik göstermemeleridir.
Sıkça sorulan sorular arasında, “bel fıtığı ameliyatının tehlikesi olup olmadığı” vardır. Bel fıtığı ameliyatları büyük bir başarı ile yapılmaktadır ve uzun zamandır bir sorun ile karşılaşmamaktayız. Bence en büyük tehlike, hastanın ameliyattan sonra rahatlaması ve ağrılı olduğu dönemleri unutarak yasak olan hareketleri yapmaya başlamasıdır. Devamı halinde fıtığın tekrarlaması kaçınılmaz olmaktadır. Bu durumda ise, ikinci bir ameliyat söz konusu olabilmekte, ikinci ameliyat da hem olana hem de yapana daha çok sıkıntı yaşatmaktadır.

Bel fıtığı fizik tedavi ile iyileştirilebilir mi?
Eğer, daha önce de değindiğim gibi, omurlar arası kıkırdak zedelenmesi mevcut ve gerçek bel fıtığı oluşmamış ise fizik tedavinin tabii ki, hastanı rahatlamasında rolü vardır. Bu tip hastalar zaten, cerrahi girişim gerekmeyen hastalardır. Fizik tedavi ile rahatladığında, bel fıtığının fizik tedavi ile iyileştiği kanısına varması ise yanlış bir sonuçtur. Biz de, gelen hastalarda, cerrahi girişim gerekmiyor ise zaten ilaçla tedavi yolunu seçmekteyiz. Bazı hastaların ağrı ve yakınmalarının inatçı olması durumunda tabii ki fizik tedavi yardımcı olmakta ve hastaları rahatlatmaktadır. Ancak, “bel fıtığı fizik tedavi ile iyi olur bu nedenle cerrahi girişim gerekli değildir” gibi bir düşünce hem yanlıştır hem de geç kalmak nedeni ile geriye dönüşü olmayan kötü sonuçlara yol açabilir.

Merkez Efendi Devlet Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr.Muzaffer Kilci: Bel fıtığında fizik tedavisi

Bel Fıtığını nasıl tedavi ediyorsunuz?Kısa süreli yatak istirahati hastanın en rahat ettiği pozisyonda ve iyi bir yatakta olmalıdır. Yatak sert ve düzgün olmalı, vücut ağırlığı ile göçmemelidir. Sırt üstü uzanıp bacakların altına yastık koymak en iyi dinlenme şeklidir. Ağrı kesici, kas gevşetici ilaçlar faydalıdır. Fonksiyonel skolyoz (omurganın yana eğriliği) varsa korseleme gerekebilir. Korse kullanımı uzun süre olmamalıdır.

Bel fıtığının fizik tedavi ile tedavisinde ne tür cihazlar kullanıyorsunuz?Yüzeyel ve derin ısıtıcılar, düşük frekanslı akımlar ve çekme-gerdirme cihazları kullanıyoruz. Bu cihazlar yardımıyla hem kasları gevşetebiliyor hem de ısıtabiliyoruz.

Bel fıtığı tedavisinde egzersizin yeri nedir?Genel sağlık açısından olduğu gibi bel sağlığı içinde sporun ve sağlıklı iken yapılacak egzersizlerin önemi büyüktür. Bel, sırt ve karın adalelerini güçlendirmek için eklem ve yumuşak dokuların esnekliğini arttırmak için gerekli spor ve hareketlere ömür boyu devam edilmelidir.
Bel fıtığı rahatsızlığına yakalananlar hastalığın akut ağrılı döneminde bu hareketlere başlamamalı, istirahati tercih etmelidir. Ani ve zorlayıcı hareketlerden uzak durmalıdırlar. Ani gelişen ağrılı dönemin tedavisinden sonra spora başlanmalı ve hayat tarzı haline getirilmelidir.

Bel Fıtığı ile ilgili doğrular ve yanlışlar nelerdir?Yanlış: 20-25 gün kesin yatak istirahati yapılmalıdır.
Doğru: 2 gün yatak istirahati yeterlidir
Yanlış: Fizik tedavi sırasında ağrı olursa bırakılmalıdır
Doğru: Fizik tedavinin özellikle ilk 3 gününde ağrıların artması normaldir. Sabırla devam edilmelidir.
Yanlış: Fizik tedavinin etkisi ancak birkaç ayda belli olur
Doğru: İlk 10 seans sonrası hastanın ağrılarında bir gerileme olmuyorsa fizik tedaviyi sürdürmenin bir anlamı yoktur. Bir sonraki tedaviye geçilmelidir.
Yanlış: Bele balık bağlama, bardak çekme, masaj gibi alternatif yöntemler fıtığı yerine sokar.
Doğru: Bu gibi alternatif yöntemler sadece kan dolaşımını arttırır, fıtık üzerine bir etkisi olmaz.
Uzmanımızın önerdiği hareketleri gazete sayfamızda görebilirsiniz.