Sayfalar

7 Haziran 2010 Pazartesi

Radyoterapi ve Kanser

Sevgili Manisalı hemşerilerim,
Sizlere bu hafta radyasyon onkolojisini tanıtmaya ve bu konuda bilgi vermeye çalışacağım. Konuğum üniversitemizin radyasyon onkoloğu Doç.Dr.Ömür Karakoyun Çelik. Öncelikle bu türde birkaç branş olduğunu hatırlatmak isterim. Kanserle ilgilenen hekimlere genel olarak “onkolog” denilmektedir. Genel anlamda tüm kanserlerin ilaçla yani kemoterapi ile tedavisini sağlayan, ilgilenen uzmanlara “medikal onkolog” diyoruz. Örneğin hasta memede kitle saptar ve genel cerrahi uzmanına gider. O da kitleden biyopsi alır ve kanser teşhisi koyduktan sonra eğer uygunsa ameliyat yapar. Eğer hasta tamamen hastalıktan kurtulmadıysa kemoterapi alması için medikal onkoloğa yönlendirir. Medikal onkologda kemoterapiyi uygular ve artık hastayı takip eder. İşte bu durumda kemoterapi yerine veya yanında ışın tedavisi verilmesi gerekiyorsa “radyasyon onkoloğu” devreye girer. Kanserli alan ışınla tedaviye tabi tutulur. Bunun dışında birde nükleer tıp vardır. Bu uzmanlık dalında da kandan radyoaktif özellikli maddeler verilerek bu maddelerin vücutta farklı oranlarda tutulmasını saptayan uzmanlık alanıdır. Geçen hafta tiroid kanserinde bahsettiğimiz gibi “atom tedavisi”ni işte nükleer tıp uzmanları yapmaktadır.
Bunlar dışında benim gibi kendi ilgi alanına giren kanserlerin kemoterapi gibi tedavilerini de bazı branş hekimleri üstlenmektedir. Örneği göğüs hastalıkları uzmanları akciğer kanserinde kemoterapi vermektedirler. Yine üroloji alanındaki kanserlerle özel olarak ilgilenen hekimlere de “üro-onkolog” denilmektedir. Sanırım bu konuda en yetkin branşlardan biri de ürolojidir. Ülke çapında çok değerli üyelere sahip “Üroonkoloji Derneği”miz vardır. Derneğimiz üyeleri her yıl en az 2 kez toplanıp araştırmalar planlamakta, 2 yılda bir uluslararası kongresini düzenlemektedir. Bu kongreye dünya çağında meşhur uzmanlar katılmakta ve bilgi paylaşımı sağlanmaktadır. Son 5 yıldır bu derneğin bir alt grubu olan “Yaşam Kalitesi Çalışma Grubunun” başkanlığını yürütmekteyim. Özellikle kanserli hastalarımızın yaşam kalitesini yükseltmeye yönelik araştırmalar ve çalışmalar yapmaktayız.
Kanser çok faktörlü bir hastalıktır ve kesin olarak nedeni bilinmemektedir. Tanı ve tedavisi de pek çok branşı ilgilendirmektedir. Bu nedenle bu tür hastalarımızda bizlerde ortak aklı kullanmayı tercih etmekteyiz ve bu tür toplantılara “konsey” adını vermekteyiz. Günümüzde “ben bilirim” dönemi kapanmıştır. Ben de hastalarıma kararım bu yönde ancak kesin sonuç konsey sonrası verilecektir diye söylerim. Hatta istedikleri takdirde konunun uzmanlarının adını ve adresini vermekten de hiç çekinmem. Çoğu zaman hastalarıma başka uzmanlara da danışmalarını, fikir almalarını ben öneririm. Burada yalnız uyardığım konu, danıştıkları kişinin gerçekten konusunda uzman olma şartını aramalarıdır. Piyasada adı duyulmuş her hekim kanser alanında iyi olacak diye bir kural yok ve maalesef artık sağlıkta da ticari kaygılar var. Bunları da göz önüne almalısınız.
Son olarak gazeteci arkadaşım ve şuan belediyenin basın danışmanlığını yürüten Ertan Korkmaz kardeşime çok teşekkür ederim. Hafta sonu kızımı oynaması için Ulupark içindeki oyun alanına götürdüm. Yüksek kaydıraktan giren kızımın çığlığıyla deliye döndüm. Bir de baktım ki çıkıştan önceki yerde bir kırık alan var ve kayarken bir bacağı oradan çıkmış ve bacak arası takılmış şekilde buldum. Allahtan önemli bir şey olmadı. Hemen Ertan’ı aradım ve çok ciddi yaralanmalara yol açabilecek bu duruma hemen müdahale edilmesini sağladı. Ancak bu vesile ile önemli bir soruna değinmek istiyorum. Çoğu oyun parkları kırılıyor, yakılıyor ve zarar görüyormuş. Özellikle oradaki görevlilerden bu durumun ekonomik bedellerinin yüksek olması nedeniyle uzun süreli düzeltilemediğini öğrendim. Sorunları düzeltmek için bir çocuğun ölmesi mi gerekiyor? Biz aileler de elimizdekinin kıymetini bilmesi gerekir. Yoksa hepimiz mahrum kalırız.
Sağlıkta gündemi okuyun sağlıklı kalın.

Celal Bayar Üniversitesi, Tıp Fakültesi Radyoterapi Uzmanı Doç.Dr.Ömür Karakoyun Çelik: Kanserde Radyoterapi Tedavinin Önemli Bir Parçasıdır!

Radyoterapi nedir?
Radyoterapi genel anlamda yüksek enerjili x ışınları veya benzeri radyasyon türleri kullanılarak hastalıkların tedavisi anlamına gelmektedir. Radyoterapi halk arasında ışın tedavisi olarak da bilinir.

Radyoterapi ve kanser ilişkisi hakkında bilgi verebilir misiniz?
Kanser hastalarının büyük bir kısmında ışın tedavisine gerek vardır. Bu uygulamalar hem hastayı kanserden kurtarmak için gereklidir hem de hastada kansere bağlı gelişen ağrı, kanama, solunum yetmezliği gibi hastayı düşkün hale getiren rahatsızlıkları iyileştirerek hastanın yaşam kalitesini arttırmak için gereklidir.

Radyoterapi nasıl uygulanır?
Radyoterapi cihazları kullanılarak uygulanır. Biz radyoterapiyi genel olarak iki yoldan uyguluyoruz. Birincisi, external radyoterapi dediğimiz, hastanın vücudunun dışındaki bir radyasyon kaynağından kanserli veya istenilen bölgeye ışın demetlerinin yönlendirildiği dışarıdan uygulanan radyoterapi şeklidir. İkinci yol ise brakiterapi adını verdiğimiz ve radyoaktif kaynakların doğrudan tümörlü dokuya yerleştirilmesiyle ışın tedavisinin uygulandığı radyoterapi şeklidir. Genel olarak her iki tedavi şekli birbirini tamamlamakla birlikte yalnız başına external radyoterapi ya da yalnız başına brakiterapi de uygulanabilmektedir.

Radyasyon tümörü öldürürken normal dokuya da zarar vermiyor mu?
Radyoterapi normal dokulara en az zarar verecek şekilde uygulanmalıdır ki hastayı kanserden kurtardık diye sevinirken onu ömür boyu ışının yan etkileri ile yaşamaya mahkûm etmeyelim. Bu yüzden, radyoterapide modern cihazların kullanımı çok önemlidir. Radyoterapi uygulanmadan önce, tedavi pozisyonunda, hastanın hastalıklı bölgesini geniş olarak içeren bilgisayarlı tomografi görüntülerini alıyoruz. Her bir 3–5 mm’lik kesitte hastanın ışınlanmasını istediğimiz tümörlü bölgesi ve ışınlanmasını istemediğimiz normal dokularımızı belirliyoruz. Dikkatinizi çekiyorum. Burada yapılan hastaya özel bir tedavidir. Her hastanın kendi anatomik yapısı ve tümörlü alanı göz önünde bulundurularak yapılan bir tedaviden bahsediyorum. Ancak bu şekilde oluşabilecek yan etkiler öngörebilir ve önlenebilir. Eski tip radyoterapi cihazlarını kullanan kliniklerde bu yapılamıyor. Şunu da ifade etmeden de geçemeyeceğim. Ülkemize yeni teknolojiler son birkaç yıldır yoğun olarak kullanıma girdi. Bunların eğitimini veren merkez sayısının da henüz yeterli olmadığını düşünüyorum.

Daha çok hangi hastalıklarda radyoterapi uyguluyorsunuz?
Tüm kanser hastalarını değerlendirdiğimizde hastaların yaklaşık %70-80’inin bir şekilde radyoterapi aldığını görüyoruz. Akciğer kanserlerinde, baş-boyun bölgesinde yerleşen kanserlerde, rahim ağzı kanserlerinde, prostat kanserlerinde, bazı cilt kanserlerinde ve daha bir çok kanser türünde yalnız başına, kemoterapi ile birlikte veya hormon tedavisi ile birlikte radyoterapi oldukça etkili bir tedavidir. Bunun dışında kanser tanısıyla ameliyat uygulanan hastaların bazılarında kanserin aynı bölgede tekrarlamasını önlemek amacıyla ameliyattan kısa bir süre sonra ışın tedavisi gerekmektedir. Bu kanserler için, yukarıda sayılan kanserler dışında, meme kanseri, rahim kanseri, mide, rektum ve yemek borusu kanserleri, pankreas kanseri, yumuşak doku kanserlerini örnek verebiliriz. Bir de kanser tedavisi ile ömrünü uzatamadığımız hastalarımız var. Bu hastalarda biz kanser nedeniyle oluşan ağrılara radyoterapi vererek her türlü ağrı kesiciden hem çok daha etkili hem de uzun süreli bir rahatlama sağlıyoruz.

Radyoterapi detaylarına girersek, radyoterapi ne kadar sürüyor?
Radyoterapinin süresi her hastada farklı olabiliyor. Genel olarak, radyoterapinin hayat kurtarıcı tedavi olduğu durumlarda bu süre 1.5-2 ay kadar iken, radyoterapinin hastanın ağrılarını ya da kanama gibi diğer bulgularını hafifletici tedavi olarak kullanıldığı durumlarda 1-10 gün arasında olabiliyor. Tedavinin kendisi hastanın her gün yaklaşık 15 dakikasını almaktadır. Yine genel bir bilgi, hafta sonlarında tedavi uygulanmıyor.

Radyoterapinin en sık görülen yan etkileri nelerdir?
Radyoterapinin yan etkileri uygulanan bölgeye, kişisel duyarlılığa, yaşa, genel duruma göre değişebiliyor. Erken yan etkiler radyoterapi sırasında genellikle 3. haftada başlayan ve tedavi bittikten 1-2 ay sonra tamamen kaybolan yan etkilerdir. Bu yan etkiler, ışınlanan alana göre, verilen radyoterapi dozuna göre değişebilir. Halsizlik, kan değerlerinde azalma gibi genel yan etkilere ek olarak, meme kanserli hastalarda ciltte kızarıklıklar şeklinde olabilir. Baş-boyun kanserli hastada yine ciltte kızarıklık, ağız içinde kızarıklık, yara, yemek borusunda radyasyon hasarına bağlı yutamama, beyin ışınlamalarında saç dökülmesi, karın bölgesi ışınlamalarında barsakların hasarlanmasına bağlı ishal, bulantı gibi yan etkiler gözlenebilir. Geç yan etkiler akut yan etkilerden daha ciddi olabilmektedir. Tedavi bitiminden yaklaşık altı ay sonra ortaya çıkabilir. Hastanın yaşı ve radyasyona duyarlılığı ve normal dokulara verilen radyoterapi dozlarıyla yakın ilişkilidir. Örneğin çocuklar radyoterapi yan etkilerine karşı büyüklere göre çok daha duyarlıdır. Hem çocuktaki büyüme ve gelişmeyi etkiler, hem de radyasyona bağlı oluşan kanserler de dahil olmak üzere bir çok fonksiyonel ve kozmetik sorunlara yol açabilir.

Gamma knife ve cyberknife (uzay bıçağı) gibi cihazlardan bahsediliyor. Bunlar hakkında kısaca bilgi verebilir misiniz?
Evet. Bu cihazlar bizim rutinde kullandığımız cihazlardan biraz daha farklı üstün teknik özellikleri olan, daha pahalı cihazlardır. Bu cihazların bıçakla ilgisi yoktur. Bu cihazlar, yukarıda bahsettiğim radyoterapinin yan etkilerini azaltırken aynı zamanda yüksek radyoterapi dozlarını bir seferde veya birkaç seferde verme imkanını sağlamaktadırlar. Bu nedenle cerrahiye alternatif tedaviler olan stereotaktik radyocerrahi ve stereotaktik radyoterapi uygulamalarını sağlarlar. Ancak her kanserli hasta için uygun değildir. Bir radyasyon onkoloğunun hastayı değerlendirmesi gerekir. Gamma knife, yalnızca beyindeki 3-4 cm’den küçük iyi ve kötü huylu tümörlerin tedavilerinde kullanılır. Cyberknife ise daha yeni bir teknoloji ve kullanım alanları daha geniştir. Nokta atışı yapabilen cihaz olarak tanımlanmaktadır. Bence Cyberknife cihazını en popüler yapan özelliği erken evre akciğer kanserlerinde ameliyata alternatif bir tedavi olanağı sağlamasıdır.

Bu imkanlar yakın illerimizde var mı?
Gamma knife cihazı GATA ’da, Marmara Üniversitesinde, Gazi Üniversitesinde ve İstanbul Acıbadem Üniversitesi Maslak Hastanesinde uygulanabiliyor. Cyberknife ise Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesinde, Acıbadem Üniversitesi Maslak Hastanesinde, Gebze’deki Anadolu Sağlık Merkezinde, İstanbul’daki Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi ve Ankara’daki Dr.Abdurrahman Yurtaslan Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yapılmaktadır.

Üniversitemizde veya şehrimizde radyoterapi uygulayan cihazlar ve imkanlar var mı?
Şehrimizde maalesef şu anda radyoterapi uygulayan özel yada kamuya ait bir radyoterapi merkezi yok. Üniversitemizde Radyasyon Onkolojisi Kliniği’nin inşaatı hızla devam etmektedir. Oldukça iyi tasarlanmış olan binası ve alınması planlanan modern donanımı ile üniversitemizin Radyasyon Onkolojisi kliniği Manisa halkının onkolojik açıdan tüm ihtiyaçlarını karşılayacaktır. Bildiğim kadarıyla Manisa Devlet Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Kliniği de kurulma aşamasında. Çok üzülerek belirtiyorum, bize başvuran radyoterapi alacak hastalarımızı İzmir’deki merkezlere göndermek zorundayız.

Bu imkanların sağlanması için sizce ne yapmalıyız?
Bu şehirde yaşayan kanser hastaları için radyoterapi hizmetinin verilememesinin büyük bir haksızlık olduğunu düşünüyorum. Radyoterapide kullanılan cihazların pahalı olması bu şehirde bir radyoterapi merkezi kurulmaması için bir bahane olamaz. Manisa’da yaşayan hastalar bunun için bir buçuk - iki ay her gün bir başka şehre gidip gelmek zorundadır. Hem kanser nedeniyle sarsılan, hem de kanser tedavileri nedeniyle vücudu yorgun düşen bir hastanın her gün İzmir’e gidip gelmesindeki zorlukları bizzat yaşıyorum. Maddi imkânları olan hastalar bir derece bu zorlukları aşabiliyorlar ancak birçok hastamın yol parasını dahi zar zor ödeyebildiğine tanık oldum. Hastanemize radyoterapi merkezinin açılması için sadece benim çabalarım, çok istememe rağmen yeterli değil. Sanırım, bu şehre hizmet vermek için çalışan büyüklerimizin de bu hastaların durumuna benim kadar üzülmesi gerekir. Dünya Sağlık Örgütü her 250 bin nüfus için asgari 1 radyoterapi cihazının olması gerektiğini söylüyor. Ben bu şehirde yaşayan insanlara da bu konuda görevler düştüğü inancındayım. Neden bu hizmeti alamadıklarını sorgulamaları gerektiğini düşünüyorum.

Celal Bayar Üniversitesinde Radyasyon Onkolojisi Kliniği Kurulması bölge halkı için nasıl bir etki oluşturur?
Manisa’da Radyoterapi kliniği olmadığı için tam anlamıyla kanser tedavisi yapılamıyor. Bundan kanser tedavisi ile ilgilenen diğer branşlar da etkileniyor doğal olarak. Kanser multidisipliner bir tedavi yaklaşımını gerektiren bir hastalıktır. Radyoterapi uygulayacak olan radyasyon onkoloğunun cerrah ve medikal onkolog ile doğrudan iletişim halinde olması gerekir. O yüzden, hastanemizde bir radyoterapi kliniği açıldığında, hastalarımızın daha doğru, dikkatli, bilinçli ve işbirliği içinde tedavi edilebilme şansı olacak.

Kanser hastalarına önerileriniz var mı?
Evet. Benim kanser hastalarına verebileceğim en önemli tavsiye kanser tanısı konduktan sonra tedavileri için acele karar vermemeleridir. Bir hafta - on gün gibi kısa süreli tedavi gecikmeleri kanserin seyrini çok fazla etkilemiyor. Önemli olan hastaya doğru tedavinin uygulanmasıdır. Baştan yanlış yapılmış bir tedavinin telafisi olamıyor maalesef. Kanser cerrahisi, radyoterapisi ve kemoterapisi oldukça ağır ve zaman zaman ölümcül olabilen tedavilerdir. Bu yüzden kanser tanısı konan hasta ve yakınlarına eğer imkânları varsa kanser konusunda uzmanlaşmış birkaç doktordan tedavileri konusunda görüş almalarını öneririm. Görüştüğünüz tüm doktorlar size aynı bilgileri veriyor ve tedavi konusunda hemfikir iseler doğru adreslere gitmişsiniz demektir. Amerika’da yaklaşık üç yıl kendi alanımda doktorluk yaptım. Oradaki hastalar ile Türkiye’deki hastalar arasındaki en önemli fark şuydu: Hastalar doktorunu sorgulayabiliyorlar, doktorun yapabileceklerini ve yapamayacaklarını net olarak doktorun ağzından öğrenmek istiyorlar. Sadece doktorun onlara söyledikleriyle yetinmiyorlar. Ben şahsen hastalarıma farklı doktorlardan da görüş almalarını öneriyorum. Bu doktorun kendine olan güvenini de gösterir.

En yakındaki komşu ilimiz İzmir’e radyoterapi için sevk edilen hastalarımız hangi merkezlere nasıl gidebilirler, nasıl randevu alsınlar, bu konularda bilgi verebilir misiniz?
Radyoterapi çoğu zaman uzun süren bir tedavidir. Böyle olunca, gidilecek radyoterapi kliniğinin hastanın evine ne kadar uzaklıkta olduğu önem kazanıyor. Hastanın sağlıklı bir bünyesi olmadığı için yolda geçirdiği zaman ona eziyetli olabiliyor. Bu bakımdan Manisa’ya en yakın bölge olan Bornova’daki radyoterapi merkezleri daha pratik oluyor. Bunun dışında bazı merkezlerin teknolojik olarak cihazları daha yeni ve daha özellikli. Bu sayede yukarıda saydığım radyoterapinin yan etkileri de daha az görülecektir. Hastalar bu konuda mutlaka bir radyasyon onkoloğunun tavsiyesini almalılar.
Bildiğim kadarıyla Yeşil Kart’lı hastalar dışında sevk konusunda problem olmuyor. Hasta sağlık karnesi ile istediği radyoterapi merkezinde tedavi olabiliyor. Ancak, özel merkezlerde (Onkomer, Şifa ve İzmir Onkoloji gibi) ayrıcalıklı tedaviler için ek ücretler alınabiliyor.
Ege ve Dokuz Eylül Üniversiteleri, Yeşilyurt’taki Atatürk Araştırma ve Uygulama Hastanesi, Tepecik Göğüs Hastalıkları Hastanesi-Radyoterapi kliniklerinde yeşil kartlı hastalar da tedavi olabiliyorlar.

Radyoterapi gören hastalar için önerileriniz nelerdir?
Radyoterapi kemoterapi ile birlikte yapıldığında yan etkiler daha ağır olabiliyor. Bu yüzden tedavi sırasında hastaların işe gitmemelerini, istirahat etmelerini öneriyorum. Tedavi sırasında haftada en az 1 kere doktorunuzu mutlaka görmeniz gerekiyor. Ya da sağlık durumunuzda herhangi bir değişiklik olduysa mutlaka doktorunuza bilgi vermeniz gerekiyor. Çünkü size çok ızdırap veren bir durumun çok basit bir tedavisi olabilir.
Önerim hastanın kendisini yormayacak kadar fiziksel olarak aktif olmasıdır. Yemek konusunda her kanser bölgesinde farklı önerilerimiz oluyor. Bu konuda da doktorlarınızın önerilerini dikkate almanız gerekiyor. Kanser tedavi sırasında alternatif tıp ile ilgili tedavilerin kullanılmasını ben önermiyorum. Çünkü kullanılan bu ot ya da ilaçların karaciğeri ve böbreği etkilemesi söz konusu olabiliyor. Bu da hastanın gerçek kanser tedavi almasını etkileyebilir. Bunun dışında sigara ile ilişkili kanseri olan hastaların mutlaka sigarayı bırakmalarını öneriyorum. Aksi halde yapılan tedaviler etkili olmayacaktır.

Tiroit Kanserinde Tanı ve Tedavi