Sayfalar

21 Eylül 2010 Salı

Metabolik Sendromda Tedavi

Sevgili Manisalı Hemşerilerim,
Bu hafta da metabolik sendrom konusunda bilgi vermeye devam ediyorum. Üst üste iki hafta bu konuyu anlatmamın nedeni özellikle bölgemizde önemli bir risk faktörü olmasıdır. Metabolik sendromun nedeni tam olarak bilinmemektedir. Ancak bildiğimiz özellikle şeker hastalığı ve kalp hastalıklarına yol açmasıdır.
Çok eskiden beri bilinmesine ve değişik isimlerle tanımlanmasına rağmen henüz herkesin kabul edebileceği kesin tanı kriterleri ortaya konamamıştır. Dünyada ve ülkemizde erişkin toplumun takriben üçte birinde metabolik sendrom bulunması, yaşla birlikte artması, ek sağlık sorunlarına ve ölüm artışına neden olması metabolik sendromu giderek büyüyen bir toplumsal sağlık sorunu haline getirmiştir.
Ülkemizde yapılan bir araştırmada 2000 yılı itibariyle genelde 30 yaş ve üzerindeki 9.2 milyon kişide metabolik sendrom mevcuttur ve KAH geliştiren bireylerin % 53'ü aynı zamanda metabolik sendrom hastasıdır. Ülkemizde metabolik sendrom görülme sıklığı, erkeklerde % 28, kadınlarda ise % 40 gibi oldukça yüksek değerlerdedir.
Genetik olarak geçtiği düşünülse de modern kent hayatının getirdiği sedanter/hareketsiz yaşam ve yüksek kalorili beslenme sendromun seyrini alevlendirmektedir. Bu nedenle beslenme alışkanlıklarına çok dikkat etmeliyiz.
Geçen haftaki yazımızda ne olduğu ve nasıl tanı konulacağı hakkında bilgi vermiştim. Bu hafta da nasıl tedavi edileceği konusunda yine üniversitemizden Metabolizma ve Endokrin Uzmanı Doç.Dr.Zeliha Hekimsoy bilgi veriyor.
Bu coğrafyada ve hatta dünya genelinde en çok ölüm kalp hastalıklarından olmaktadır. Metabolik sendromda kalp hastalıklarına en çok yol açan faktörlerin başında gelmektedir. Endokrin uzmanlarımız sizlere en iyi tedavi yöntemlerini sunmaktadır. Ancak bu hastalıkla mücadelenin başında az yemek, dikkatli beslenmek ve ideal kilonuzu korumak veya o kiloya gerilemek gelmektedir. %5-10’luk kilo kaybı bile metabolik sendromun tüm bileşenlerini kontrol altına alabilir. %7’lik kilo kaybı ile birlikte düzenli fizik aktivite 4 yıl içinde Tip 2 DM gelişme riskini %50 azaltmaktadır. Toplamda alınan kalorinin % 10’undan azı poli-ansatüre, % 20’sinden azı ise mono-ansatüre yağlardan oluşmalıdır. Poliansatüre yağlar belli balık türleri, susam, soya, ayçiçeği, mısır ve pamuk tohumu yağlarında bulunurlar. Som balığı, uskumru ve ringa gibi çoğu soğuk su balığında ve daha az bir dereceye kadar yeşil yapraklı sebzeler, soya fasülyesi, fındık ve keten tohumu yağında bulunur. Monoansatüre yağların ise daha yararlı olduğu düşünülmektedir ve çoğunlukla zeytin ve yerfıstığı yağında, avokadoda ve fındıkta bulunur. Karbonhidratlar total kalorinin %50-60’ını, proteinler ise %15’ini oluşturmalıdır. Diyet 20-30 gram kadar lif içermelidir.
Ben kesinlikle zayıflama rejimlerini önermiyorum. Hem üniversite de hem de devlet hastanesinde birbirinden değerli diyetisyenlerimiz var. Onları zaman zaman sayfamda konuk ediyorum. Bu diyetisyenlere gidip önerilerini yaşam tarzınız haline getirmelisiniz. Uzun ve sağlıklı yaşamak istiyorsanız…
Sağlıkta Gündemi okuyun sağlıklı yaşayın.

Metabolik Sendrom Tanı Kriterleri

Türkiye Endokrinoloji Metabolizma Derneği, Metabolik Sendrom Çalışma Grubunun
önerdiği, Metabolik Sendrom Tanı Kriterleri


Aşağıdakilerden en az biri:
• Diabetes mellitus veya
• Bozulmuş glukoz toleransı veya
• İnsülin direnci

ve

Aşağıdakilerden en az ikisi:
• Hipertansiyon (sistolik kan basıncı >130, diyastolik kan basıncı >85 mmHg veya antihipertansif
kullanıyor olmak)
• Dislipidemi (trigliserid düzeyi > 150 mg/dl veya HDL düzeyi erkekte < 40 mg/dl, kadında
< 50 mg/dl)
• Abdominal obezite (VKİ > 30 kg/m2 veya bel çevresi: erkeklerde > 94 cm, kadınlarda
> 80 cm)*

METABOLİK SENDROMUN YOL AÇTIĞI ÖNEMLİ HASTALIKLAR

İnsülin direnci
Şeker hastalığı
Hipertansiyon
Kanserde artış
Böbrek hastalığında artış
Kan yağlarında bozukluk (dislipidemi)
Şişmanlık (obezite)
Koroner damar hastalığı
Alkole bağlı olmayan yağlı karaciğer yağlanması
Polikistik over sendromu
Damar endoteli bozukluğu
Kan pıhtılaşma eğilimi artışı (hiperkoagülabilite)

CBÜ Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Zeliha HEKİMSOY: Metabolik Sendromda Bel Çevresi Önemli!

Metabolik Sendromu önceden anlamak mümkün mü?
Metabolik sendromun en kolay fark edilen belirtisi bel çevresindeki artıştır. Yağın bel çevresinde toplanması veya “elma” tipi şişmanlığın gelişmesidir. Bel çevresi kadınlarda 80, erkeklerde 94 santimin üzerine çıkması metabolik sendrom yönünden şüphe uyandırmalıdır. Yine metabolik sendromun diğer komponentleri yönünden bireyler değerlendirilmelidir. 20' yaş ve üzerindeyse bir birey kolesterol değerini ölçtürmeli ve duruma göre bu belirli aralar ile tekrarlanmalıdır. Yine tansiyon yüksekliği genellikle sinsi gelişen bir hastalık olduğu için bireyin hiçbir şikayeti olmasa bile kan basıncını yılda 1-2 kez ölçtürmelidir.

Önlem alabilir miyiz?
Her ne kadar metabolik sendrom, genetik olarak yatkın kişilerde görülse de, hastalık uygun ortam sağlanırsa gelişir. Uygun ortamı durağan (hareketsiz veya az hareketli) yaşam, yüksek kalorili beslenme, alkol ve sigara kullanımı gibi çevresel faktörler oluşturur. O halde genetik yatkınlık olsa bile, metabolik sendromun gelişmesi için uygun koşulları sağlayan durumlardan kaçınılmalıdır. Metabolik sendromun gelişmesi yönünden gerekli uygun koşulların oluşmaması için doğru ve sağlıklı beslenme, yeterli fiziksel aktivite, sigara ve alkol kullanılmaması önemlidir.

Ne tür sağlık sorunlarına yol açabilir?
Metabolik sendrom, kalp-damar hastalıklarının gelişiminde etkisi olan birden çok risk faktörünün bir arada bulunması durumudur. Bu hastalarda şişmanlık, tansiyon yüksekliği, HDL (iyi kolesterol) düzeyinde azalma, kan şekeri, kolesterol ve trigliserid gibi kan yağları düzeyinde artış görülür. Bunların her biri kalp ve damar hastalıkları yönünden bir risk faktörüdür. Metabolik sendromlu kişiler, hiçbir şikayetleri olmasa bile, sağlıklı kişilere kıyasla daha yüksek oranda kalp damar hastalıkları, felç hatta ani ölüm riskiyle karşı karşıyadır.
Metabolik sendromlu bireylerde kan şeker düzeyi diyabet sınırında olmasa bile, ileride şeker hastalığının gelişme riski çok yüksektir. Yine metabolik sendromlu bireylerde son yıllarda çok görülen karaciğer yağlanması, pıhtılaşma bozuklukları, psikolojik bozukluklar, kadınlarda polikistik over sendromu gibi hastalıkların gelişme riski yüksektir.

Nasıl tedavi ediyorsunuz?
Metabolik sendromlu hastalarda şişmanlık, tansiyon yüksekliği, HDL (iyi kolesterol) düzeyinde azalma, kan şekeri, kolesterol ve trigliserid gibi kan yağları düzeyinde artış görüldüğünü belirtmiştim. Metabolik sendromun tedavisi de, sendromun her bir komponentinin uygun tedavisini içerir. Burada öncelikli yaklaşım, yaşam tarzının düzenlenmesi olmalıdır ve bu doğru beslenme ve yeterli fiziksel aktiviteden oluşur. Amaç şeker hastalığının ve kalp damar hastalıklarının önlenmesidir. Uygun bir beslenme ve egzersiz programı ile sağlanan kilo kaybı, metabolik sendromda gözlenen tüm bozuklukları düzeltici yönünde etki sağlar. Yaşam tarzı değişiklikleri sigara ve alkol kullanımının kesilmesini de içerir. Yaşam tarzı değişikliklerinin yetersiz kaldığı durumlarda ilaç tedavisi verilir.

Tedavi olunmazsa olası riskler nelerdir?
Metabolik sendrom yönünden tedavi edilmeyen hastalarda kalp ve damar hastalıkları, kalp krizi ve felç geçirme olasılığı yüksektir. Ani ölümler bile görülebilir. Önlem alınmadığında hipertansiyon, insulin direnci, tip 2 diyabet, kalp ve damar hastalıklarının da olumsuz sonuçları (komplikasyonları) gelişebilir. Örneğin, şeker hastalığı, hipertansiyon tedavi edilmezse pek çok organı etkiler.

Bu hastalık açısından ülkemizde durum nedir?
Metabolik sendrom, dünyada olduğu gibi ülkemizde de modern yaşam tarzı ile giderek artış göstermektedir. Son yıllarda çocuk yaş grubunda da görülme sıklığı artmıştır.
Metabolik sendromun görülme sıklığı ile ilgili Türkiye’de yapılan birkaç çalışma vardır. Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği - hipertansiyon çalışma grubu tarafından gerçekleştirilen bir çalışmada, Türkiye’nin yedi bölgesinden 18 ilden 7148 kişi metabolik sendrom yönünden değerlendirildi. Metabolik sendrom sıklığı genel olarak %34.9, erkeklerde %25.2, kadınlarda %40.1 olarak tespit edildi. Yaş ilerledikçe metabolik sendromun görülme oranının artığı gözlendi. Yine, yerleşim yerlerine göre (şehir merkezi, ilçe merkezi ve köy) değerlendirildiğinde metabolik sendrom oranları arasında anlamlı bir fark bulunmadı. Bu ve yapılan diğer çalışmaların sonuçlarına baktığımızda ülkemizde de metabolik sendromun yaygın olduğu ve giderek artığı görülmektedir. Yol açtığı hastalıkların maliyeti ve iş gücü kaybına neden olmalarından dolayı, bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de ekonomilere ağır yükler getirmektedir. Bu açıdan acil koruyucu önlemlerin alınması ve halkın bu konuda bilinçlendirilmesi gereklidir.

Bayramda Metabolik sendroma Dikkat!

Sevgili Manisalı Hemşerilerim,
Yaşasın bu gün arife, yarın bayram! Hepinizin Ramazan Bayramını kutlar, sağlık, mutluluk dolu nice bayramlar dilerim.
Bir dönem, çocukken, bayram geldi mi sevincimiz içimize sığmazdı. Bayram demek, para demek, yeğen, kuzen tüm akrabaları görmek arkadaşlarla oyun demek, bol bol tatlı ve çikolata demek, sevmek, okşanmak sevilmek demek idi. Ardından biraz büyüdükten sonra, daha doğrusu kendimizi büyük sanmaya başladıktan sonra itiraf etmeliyim ki sıkıcı gelmeye başlamıştı. Sonra bir dönem geliyor ki, bu kez özlem duyuyorsunuz o günlere. Keşke o insanlar olsa da, o günler geri dönse, yeniden çocuk olsak diye hüzünle düşünüyor insan.
Yine de bayramlarımız çok güzel, güzel olmalı. Gelenek ve göreneklerimizi çocuklarımıza aktarmalıyız. Büyüklerinin ellerinden öpmeli, sevgi görmeliler. Öyle ki onlarda nesillerine bu güzel duyguları aktarabilsinler.
Ramazan ayına girerken hatırlarsanız beslenme hakkında bilgi vermeye çalıştım sizlere. Bu son günde de beslenmeyle orantılı gelişebilecek en önemli sorunların başında gelen metabolik sendrom hakkında bilgi vermeye çalışacağım. Bu hafta ki konuğum üniversitemizden Metabolizma ve Endokrin Uzmanı Doç.Dr.Zeliha Hekimsoy. Konu çok önemli olduğu ve bizim de sizlere aktaracaklarımızın hepsini sayfamız almadığı için önümüzdeki hafta da aynı konuya devam edeceğim. Bu hafta nedir ve nasıl tanı konulurdan bahsederken, haftaya tedavisi üzerinde konuşacağız.
Metabolik sendrom, birden fazla kalp damar hastalığı risk faktörünün kümelendiği hastalıklar grubudur. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde yaşam şekli değişiklikleri nedeni ile bir salgın haline gelerek, ateroskleroza bağlı kalp damar hastalıkların sıklığında artışa yol açmaktadır. Kısacası metabolik sendroma modern çağın hastalığı diyebiliriz. Metabolik sendromlu kişilerde kalp damar hastalıkları çok sık görülür ve ölüm riski artar. Kan şeker düzeyi diyabet sınırında değilse bile ileride bu hastalığın gelişme riski çok fazladır. Gerekli toplum sağlığı önlemleri alınmadığı takdirde, metabolik sendrom önümüzdeki yıllarda, daha fazla ölüme yol açacak gibi görünmekte.
Zaten şehrimizde, bölgemizde en sık görülen ölüm nedenlerinin başında kalp hastalıkları gelmektedir. Gerçi bir hafta da aslında sizlerle ölüm üzerine konuşmak istiyorum. Ölümü önemsemiyorsanız beni dinlemenize gerek yok. Bu da bir görüş, saygı duyarım. Ancak yaşamı önemsiyorsanız lütfen uyarılarıma kulak veriniz. En azından kendiniz adına önemsemeseniz bile ardınızda bırakacaklarınız için sağlıklı yaşamaya önem veriniz.
Geçen haftadan bu yana pek çok tanıdığım, dostum bana “tamam doktorum, kontrole gideceksin diyorsun da kime gideceğiz?” diye soruyor. İşte bu konuda sizlere biraz bilgi aktarmak istiyorum. Madem en sık ölüm nedeni kalp hastalıkları, doktorunuz başka bir şey önermedikçe herkes yılda bir kez bir dahiliye veya kardiyoloji uzmanına kontrol olmalı. Bayanlar bunun yanına bir kadın doğum, erkeklerde özellikle 40 yaşından sonra bir üroloji uzmanı eklemeli. Bu kontrollerde dikkat ediniz “HASTA OLMADAN” önce yapılmalı.
Şeker hastalarını ve aşağıdaki bulguları olan metabolik sendrom adayı olanlarınızı bayramda çok tatlı yememeleri konusunda uyarıyorum.
Manisada Gündemi okuyun sağlıklı yaşayın.

METABOLİK SENDROM RİSK TESTİ


•Haftada 5’ten fazla çikolata, patates cipsi, mısır gevreği ya da benzeri gıdaları yiyor musunuz? (evet/hayır)
•Hiç tansiyonunuz ölçüldüğünde size yüksek olduğu söylendi mi? (evet/hayır)
•Düzenli egzersize rağmen kilo vermekte zorlanıyor musunuz? (evet/hayır)
•Kilonuz özellikle karın ve bel çevrenizde mi lokalize? (evet/hayır)
•Kalp damar hastalığı, yüksek tansiyon veya şeker hastalığı bulunan yakınınız var mı? (evet/hayır)
•Yemek öğünleri arasında konsantrasyon kaybı, baş ağrısı, mide bulantılarınız oluyor mu? (evet/hayır)
•Kolestrolünüz yüksek mi? (evet/hayır)
•Sıklıkla şekerli gıdalar yeme ihtiyacı duyuyor musunuz? (evet/hayır)
•İdeal kilonuzun 5 kilo veya daha fazla üzerinde misiniz? (evet/hayır)
•Yemek yedikten sonra genellikle yorgunluk hissediyor musunuz? (evet/hayır)
•Pirinç, patates, un içeren gıdaları haftada 3 kereden fazla alıyor musunuz? (evet/hayır)
•Kan şekeri düşüklüğünüz (hipoglisemi) var mı? (evet/hayır)
•Haftada 2 kereden daha az mı egzersiz yapıyorsunuz? (evet/hayır)
•Gün içinde enerji iniş çıkışları yaşar mısınız? (evet/hayır)

0-4 EVET: Metabolik sendrom için düşük risk.
5-8 EVET: Metabolik sendrom için orta risk. Araştırılması önerilir.
9-14 EVET: Metabolik sendrom için yüksek risk. Tedavi başlanması önerilir.

CBÜ Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Zeliha HEKİMSOY: Metabolik Sendrom modern çağın hastalığıdır.

Metabolik Sendrom nedir?
Metabolik sendrom, kalp-damar hastalıklarının gelişiminde etkisi olan birden çok risk faktörünün bir arada bulunması durumudur. Bu tanımlamayı biraz daha açacak olursak; metabolik sendrom, insulin direnciyle başlayan abdominal obezite (karın bölgesi şişmanlığı) veya “elma tipi” şişmanlık, şeker hastalığı, kolesterol metabolizma bozukluğu, tansiyon yüksekliği ve kalbi besleyen, koroner arter hastalığı gibi sistemik bozuklukların birbirine eklenmesi durumudur.

İnsülin direnci ne demek?
İnsulin direnci olan insanlarda, kan şekerinin hücrelere girmesi zorlaşır ve bu da yüksek düzeyde şekerin kanda birikmesine sebep olur.
Metabolik Sendrom genetik mi yoksa sonradan mı gelişiyor?
Metabolik sendrom, çevresel faktörlerin etkisi ile genetik olarak yatkın kişilerde ortaya çıkan bir hastalık durumudur.

Nasıl oluyor?
Metabolik sendrom, hareketsiz yaşam ve yüksek kalorili beslenme gibi çevresel faktörlerin etkisi ile genetik olarak yatkın bireylerde gelişir. Temelinde insulin direnci veya azalmış insulin duyarlılığı vardır. İnsulin direnci veya bozulmuş insulin duyarlılığı olan bireylerde ortaya çıkar. Bu nedenle “insulin direnci sendromu” olarak da isimlendirilir. Genellikle masa başında hareketsiz çalışma, yoğun stres, ayaküstü atıştırma, “fast-food” tarzı beslenme, fazla karbonhidratlı veya şekerli gıda tüketimi gibi düzensiz beslenme ve sigara kullanımı bu sendromun ortaya çıkmasına neden olur. Pek çoğumuz yürüme mesafesinde olsa da, işe, alış verişe araçla gitmeyi tercih ederiz. Merdiven yerine asansör kullanırız. Daha az hareket etmek için modern yaşamın tüm nimetlerinden yararlanmaya çalışırız. Daha az hareket, daha az kalori harcanması demektir. Bunun yanı sıra düzensiz, alelacele atıştırma tarzı, “fast-food” tarzı, yüksek kalorili (fazla şekerli ve yağlı) beslenmenin katkısı da büyüktür. Sonuç olarak hızlı kilo alımı olur ve beraberinde veya daha sonra şeker hastalığı, tansiyon yüksekliği, kan yağlarında yükselme, kalp-damar hastalıkları gibi pek çok hastalık gelişir. Bu yüzden metabolik sendroma “yeni dünya sendromu”, “modern çağın hastalığı” da denilir.


Kimler Risk altında?
Metabolik sendrom, hareketsiz yaşam ve yüksek kalorili beslenme gibi çevresel faktörlerin etkisi ile genetik olarak yatkın bireylerde geliştiğini belirtmiştim. O halde, genetik yatkınlığı olanlar, ailede şeker hastalığı veya metabolik sendrom öyküsü verenler, yeterli fiziksel aktivitesi olmayanlar, fazla ve hatalı beslenenler, aşırı alkol tüketenler ve sigara kullananlar metabolik sendrom yönünden risk altındadır. Yaşın ilerlemesi, vücut kitle indeksinin 25 kg/m2 den büyük olması, kadınlarda menopoz metabolik sendrom gelişme riskini artırır.

Vücut Kitle İndeksini nasıl hesaplayabiliriz?
Vücut kitle indeksi beslenme durumunu değerlendirmede kullanılan bir indekstir. Ağırlık (kg)/ Boy2(m) formülü ile hesaplanır. Vücut kitle indeksinin normal sınırları 18.5 – 24.9 kg/m2’dir.

Metabolik sendromda mutlaka vücut kitle indeksi artar mı?
Metabolik sendromlu hastalar şişmandır. Özellikle “elma” tipi veya karın bölgesi şişmanlık görülür. Karın bölgesinde yağ yığılımı veya birikimi söz konusudur. Kısacası bu bireyler göbeklidir. Bu tip şişmanlığın göstergesi bel çevresi ölçümüdür. Bel çevresinde artış gözlenir. Aslında bir bireyin kaç kilo aldığından ya da kaç kilo fazlalığı olduğundan çok, yağın nerede ve ne kadar biriktiği daha önemlidir. Yağın vücudun alt bölümlerinde, basen ve kalçada toplanması “armut” tipi şişmanlık, yağın bel çevresinde toplanmasına ise “elma” tipi şişmanlık denilir. Özellikle “elma” tipi şişmanlık düzenli olarak doktor kontrolü gerektirir. Çünkü bel çevresindeki yağlar iç organları da tutar ve insan sağlığı için zararlıdır. Örneğin, bel çevresi ideal değerlerin üstüne çıkan kişilerde normal bel çevresi olanlara kıyasla, kalp ve damar hastalıkları 1.5 kat daha fazla görülür. Ayrıca bel çevresi geniş olanlarda kan basıncı ve kan kolesterol değerleri daha yüksek düzeydedir. Şişmanlığın yanı sıra, metabolik sendromlu hastalarda şeker hastalığı veya glukoz tolerans bozukluğu yani “gizli şeker” durumu, yüksek kolesterol ve trigliserid düzeyleri ve tansiyon yüksekliği görülür. Bu hastalıkların tek başına gelişmesi bile sağlığı ciddi boyutlarda etkileyerek geriye dönüşümü olmayan hasarlara yol açabilir.

Metabolik Sendrom diyebilmek için bu hastalıkların hepsi birden olmalı mı?
Neredeyse evet. Metabolik sendrom demek için en az üç hastalığın bir arada bulunması gerekir. Üç hastalığın bir arada görülmesi tabloyu daha da ağırlaştırır ve kalp hastalıklarından felce, hatta ani ölümlere neden olabilir. Metabolik sendrom “ölümcül dörtlü” olarak da bilinir. Burada vurgulanması gereken önemli bir nokta bu hastalıkların genellikle belirti vermeden sinsi sinsi gelişmesi ve ilerleyebilmesidir.

Nedir bu “ölümcül dörtlü”?
Hastalarda dikkat edilmesi gereken dört önemli bulgu:
1. Karın bölgesi şişmanlığı - bel çevresinde genişleme
2. Tansiyon yüksekliği
3. Yüksek kolesterol ve trigliserid düzeyleri
4. Sınırda yüksek veya yüksek kan şekeri düzeyleri

Metabolik sendrom tanısı nasıl konur?
Metabolik sendrom tanısı için aşağıda yer alan belirtilerden 3'ünün bulunması yeterlidir:

1. Kadınlarda bel çevresinin 88 santimden, erkeklerde 102 santimden fazla olması
2. Kanda trigliserid oranının 150 mg/ dl'den fazla olması
3. HDL kolesterol (iyi huylu kolesterol) seviyesinin kadınlarda 50 mg/dl, erkeklerde 40 mg/dl'den az olması
4. Kan basıncının 135/85 mmHg'den fazla olması veya tansiyon yüksekliği (hipertansiyon) tedavisi alıyor olmak
5. Açlık kan şekerinin ≥100 mg/dl'den yüksek olması
2005 yılında, Uluslararası Diyabet Federasyonunu tarafından bel çevresi sınırları erkeklerde 94 cm, kadınlarda 80 cm olarak değiştirilmiştir ve metabolik sendrom tanısı için bu üç kriterden birinin mutlaka abdominal obezite (göbekli olmak veya karın bölgesi şişmanlığı) olması şartı konmuştur.