Sayfalar

21 Eylül 2010 Salı

CBÜ Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Zeliha HEKİMSOY: Metabolik Sendromda Bel Çevresi Önemli!

Metabolik Sendromu önceden anlamak mümkün mü?
Metabolik sendromun en kolay fark edilen belirtisi bel çevresindeki artıştır. Yağın bel çevresinde toplanması veya “elma” tipi şişmanlığın gelişmesidir. Bel çevresi kadınlarda 80, erkeklerde 94 santimin üzerine çıkması metabolik sendrom yönünden şüphe uyandırmalıdır. Yine metabolik sendromun diğer komponentleri yönünden bireyler değerlendirilmelidir. 20' yaş ve üzerindeyse bir birey kolesterol değerini ölçtürmeli ve duruma göre bu belirli aralar ile tekrarlanmalıdır. Yine tansiyon yüksekliği genellikle sinsi gelişen bir hastalık olduğu için bireyin hiçbir şikayeti olmasa bile kan basıncını yılda 1-2 kez ölçtürmelidir.

Önlem alabilir miyiz?
Her ne kadar metabolik sendrom, genetik olarak yatkın kişilerde görülse de, hastalık uygun ortam sağlanırsa gelişir. Uygun ortamı durağan (hareketsiz veya az hareketli) yaşam, yüksek kalorili beslenme, alkol ve sigara kullanımı gibi çevresel faktörler oluşturur. O halde genetik yatkınlık olsa bile, metabolik sendromun gelişmesi için uygun koşulları sağlayan durumlardan kaçınılmalıdır. Metabolik sendromun gelişmesi yönünden gerekli uygun koşulların oluşmaması için doğru ve sağlıklı beslenme, yeterli fiziksel aktivite, sigara ve alkol kullanılmaması önemlidir.

Ne tür sağlık sorunlarına yol açabilir?
Metabolik sendrom, kalp-damar hastalıklarının gelişiminde etkisi olan birden çok risk faktörünün bir arada bulunması durumudur. Bu hastalarda şişmanlık, tansiyon yüksekliği, HDL (iyi kolesterol) düzeyinde azalma, kan şekeri, kolesterol ve trigliserid gibi kan yağları düzeyinde artış görülür. Bunların her biri kalp ve damar hastalıkları yönünden bir risk faktörüdür. Metabolik sendromlu kişiler, hiçbir şikayetleri olmasa bile, sağlıklı kişilere kıyasla daha yüksek oranda kalp damar hastalıkları, felç hatta ani ölüm riskiyle karşı karşıyadır.
Metabolik sendromlu bireylerde kan şeker düzeyi diyabet sınırında olmasa bile, ileride şeker hastalığının gelişme riski çok yüksektir. Yine metabolik sendromlu bireylerde son yıllarda çok görülen karaciğer yağlanması, pıhtılaşma bozuklukları, psikolojik bozukluklar, kadınlarda polikistik over sendromu gibi hastalıkların gelişme riski yüksektir.

Nasıl tedavi ediyorsunuz?
Metabolik sendromlu hastalarda şişmanlık, tansiyon yüksekliği, HDL (iyi kolesterol) düzeyinde azalma, kan şekeri, kolesterol ve trigliserid gibi kan yağları düzeyinde artış görüldüğünü belirtmiştim. Metabolik sendromun tedavisi de, sendromun her bir komponentinin uygun tedavisini içerir. Burada öncelikli yaklaşım, yaşam tarzının düzenlenmesi olmalıdır ve bu doğru beslenme ve yeterli fiziksel aktiviteden oluşur. Amaç şeker hastalığının ve kalp damar hastalıklarının önlenmesidir. Uygun bir beslenme ve egzersiz programı ile sağlanan kilo kaybı, metabolik sendromda gözlenen tüm bozuklukları düzeltici yönünde etki sağlar. Yaşam tarzı değişiklikleri sigara ve alkol kullanımının kesilmesini de içerir. Yaşam tarzı değişikliklerinin yetersiz kaldığı durumlarda ilaç tedavisi verilir.

Tedavi olunmazsa olası riskler nelerdir?
Metabolik sendrom yönünden tedavi edilmeyen hastalarda kalp ve damar hastalıkları, kalp krizi ve felç geçirme olasılığı yüksektir. Ani ölümler bile görülebilir. Önlem alınmadığında hipertansiyon, insulin direnci, tip 2 diyabet, kalp ve damar hastalıklarının da olumsuz sonuçları (komplikasyonları) gelişebilir. Örneğin, şeker hastalığı, hipertansiyon tedavi edilmezse pek çok organı etkiler.

Bu hastalık açısından ülkemizde durum nedir?
Metabolik sendrom, dünyada olduğu gibi ülkemizde de modern yaşam tarzı ile giderek artış göstermektedir. Son yıllarda çocuk yaş grubunda da görülme sıklığı artmıştır.
Metabolik sendromun görülme sıklığı ile ilgili Türkiye’de yapılan birkaç çalışma vardır. Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği - hipertansiyon çalışma grubu tarafından gerçekleştirilen bir çalışmada, Türkiye’nin yedi bölgesinden 18 ilden 7148 kişi metabolik sendrom yönünden değerlendirildi. Metabolik sendrom sıklığı genel olarak %34.9, erkeklerde %25.2, kadınlarda %40.1 olarak tespit edildi. Yaş ilerledikçe metabolik sendromun görülme oranının artığı gözlendi. Yine, yerleşim yerlerine göre (şehir merkezi, ilçe merkezi ve köy) değerlendirildiğinde metabolik sendrom oranları arasında anlamlı bir fark bulunmadı. Bu ve yapılan diğer çalışmaların sonuçlarına baktığımızda ülkemizde de metabolik sendromun yaygın olduğu ve giderek artığı görülmektedir. Yol açtığı hastalıkların maliyeti ve iş gücü kaybına neden olmalarından dolayı, bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de ekonomilere ağır yükler getirmektedir. Bu açıdan acil koruyucu önlemlerin alınması ve halkın bu konuda bilinçlendirilmesi gereklidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder