Sayfalar

21 Eylül 2010 Salı

Metabolik Sendromda Tedavi

Sevgili Manisalı Hemşerilerim,
Bu hafta da metabolik sendrom konusunda bilgi vermeye devam ediyorum. Üst üste iki hafta bu konuyu anlatmamın nedeni özellikle bölgemizde önemli bir risk faktörü olmasıdır. Metabolik sendromun nedeni tam olarak bilinmemektedir. Ancak bildiğimiz özellikle şeker hastalığı ve kalp hastalıklarına yol açmasıdır.
Çok eskiden beri bilinmesine ve değişik isimlerle tanımlanmasına rağmen henüz herkesin kabul edebileceği kesin tanı kriterleri ortaya konamamıştır. Dünyada ve ülkemizde erişkin toplumun takriben üçte birinde metabolik sendrom bulunması, yaşla birlikte artması, ek sağlık sorunlarına ve ölüm artışına neden olması metabolik sendromu giderek büyüyen bir toplumsal sağlık sorunu haline getirmiştir.
Ülkemizde yapılan bir araştırmada 2000 yılı itibariyle genelde 30 yaş ve üzerindeki 9.2 milyon kişide metabolik sendrom mevcuttur ve KAH geliştiren bireylerin % 53'ü aynı zamanda metabolik sendrom hastasıdır. Ülkemizde metabolik sendrom görülme sıklığı, erkeklerde % 28, kadınlarda ise % 40 gibi oldukça yüksek değerlerdedir.
Genetik olarak geçtiği düşünülse de modern kent hayatının getirdiği sedanter/hareketsiz yaşam ve yüksek kalorili beslenme sendromun seyrini alevlendirmektedir. Bu nedenle beslenme alışkanlıklarına çok dikkat etmeliyiz.
Geçen haftaki yazımızda ne olduğu ve nasıl tanı konulacağı hakkında bilgi vermiştim. Bu hafta da nasıl tedavi edileceği konusunda yine üniversitemizden Metabolizma ve Endokrin Uzmanı Doç.Dr.Zeliha Hekimsoy bilgi veriyor.
Bu coğrafyada ve hatta dünya genelinde en çok ölüm kalp hastalıklarından olmaktadır. Metabolik sendromda kalp hastalıklarına en çok yol açan faktörlerin başında gelmektedir. Endokrin uzmanlarımız sizlere en iyi tedavi yöntemlerini sunmaktadır. Ancak bu hastalıkla mücadelenin başında az yemek, dikkatli beslenmek ve ideal kilonuzu korumak veya o kiloya gerilemek gelmektedir. %5-10’luk kilo kaybı bile metabolik sendromun tüm bileşenlerini kontrol altına alabilir. %7’lik kilo kaybı ile birlikte düzenli fizik aktivite 4 yıl içinde Tip 2 DM gelişme riskini %50 azaltmaktadır. Toplamda alınan kalorinin % 10’undan azı poli-ansatüre, % 20’sinden azı ise mono-ansatüre yağlardan oluşmalıdır. Poliansatüre yağlar belli balık türleri, susam, soya, ayçiçeği, mısır ve pamuk tohumu yağlarında bulunurlar. Som balığı, uskumru ve ringa gibi çoğu soğuk su balığında ve daha az bir dereceye kadar yeşil yapraklı sebzeler, soya fasülyesi, fındık ve keten tohumu yağında bulunur. Monoansatüre yağların ise daha yararlı olduğu düşünülmektedir ve çoğunlukla zeytin ve yerfıstığı yağında, avokadoda ve fındıkta bulunur. Karbonhidratlar total kalorinin %50-60’ını, proteinler ise %15’ini oluşturmalıdır. Diyet 20-30 gram kadar lif içermelidir.
Ben kesinlikle zayıflama rejimlerini önermiyorum. Hem üniversite de hem de devlet hastanesinde birbirinden değerli diyetisyenlerimiz var. Onları zaman zaman sayfamda konuk ediyorum. Bu diyetisyenlere gidip önerilerini yaşam tarzınız haline getirmelisiniz. Uzun ve sağlıklı yaşamak istiyorsanız…
Sağlıkta Gündemi okuyun sağlıklı yaşayın.

1 yorum:

  1. Sitenizde vermiş olduğunuz bilgiler için teşekkür ederiz. diş sağlığı sitesini de ziyaret edebilirsiniz.

    YanıtlaSil