Sayfalar

3 Mart 2010 Çarşamba

Celal Bayar Üniversitesi Psikiyatri Uzmanı Doç.Dr.Artuner Deveci editörümüzün sorularını yanıtlıyor

Alkol Bağımlılığı nedir?
İnsan beyninde bazı kimyasal değişikliklere bağlı olarak kişinin kontrolsüz ve mecburi olarak alkol kullanmasına yol açan bir beyin hastalığıdır. Alkol bağımlısı hastayı örneğin tansiyon yüksekliği olan hasta gibi düşünebiliriz, nasıl tansiyon hastası tuzlu ve yağlı yiyecekler yediği zaman tansiyonu yükseliyorsa bağımlı hastada alkol aldığı zaman tıbbi, psikiyatrik ve sosyal sorunlar yaşamaya başlar.

Bağımlılık için belirlenen bir miktar var mı?
Belirli bir düzeyin üstünde kullanan kişilerde alkole bağlı bazı sorunlar ortaya çıkabilir. Buna yüksek riskli alkol kullanımı diyoruz. Çeşitli içki türleri için standart içki miktarları vardır. Bir küçük kutu biranın içerdiği alkol miktarı, bir tek rakı, cin ya da viskiye ve bir kadeh şaraba eşittir. Bunların tümü “bir standart içki” olarak adlandırılmaktadır. Erkekler için haftada 21 standart içki, kadınlar için haftada 14 standart içki sınır olarak kabul edilmektedir. Eğer kişi bu sınırların üstünde alkol kullanmaya başlarsa bedensel ve ruhsal açıdan zararlar görmeye başlayabilir. Ancak bu, daha düşük dozlarda kişinin herhangi bir zarar görmeyeceği ya da daha yüksek dozlarda zararın kaçınılmaz olduğu anlamına gelmez.

Kontrollü içmek ile bağımlılık arasındaki fark nedir?
Aslında kontrollü içmek ve alkol bağımlılığı çok farklı durumlardır. “Alkol kullanımı konusunda kontrol kaybı” anlamındaki bağımlılık, kronik ve tekrarlayıcı bir hastalıktır, tıpkı şeker ya da yüksek tansiyon hastalığı gibi. Kişi bağımlı olduktan sonra alkol kullanmayı bırakabilir ancak onu kontrollü olarak kullanmaya geri dönemez. Bu nedenle bağımlılık kalıcıdır, ancak kullanım durdurulabilir.

Her gün alkol alınması bağımlılık mı oluyor?
Alkol, alınan miktar ne olursa olsun haftada beş kereden sık kullanılmamalıdır. Yani haftada en az iki gün hiç alkol alınmamalı, alkol alındığında erkekler için günde 4 standart içki, kadınlar için ise 3 standart içkinin üzerine çıkılmamalıdır.

Alkol kullanımının bir kişide problem haline geldiğini ne zaman söyleyebiliriz?
Dünya Sağlık Örgütü alkol bağımlısını "uzun süre ve alışılmışın dışında alkol alan, alkole bağlı ruhsal-bedensel-toplumsal sağlığı bozulan, buna karşın durumunu değerlendiremeyen; değerlendirse bile alkol alma isteğini durduramayan, tedaviye gereksinimi olan bir hastadır" diye tanımlar. Bir başka tanımında ise; alkolün işine engel olduğunu değil de işinin alkol almasına engel olduğunu düşünmeye başlayan kişiyi alkol bağımlısı olarak görür.

Kişi aldığı alkol miktarını nasıl azaltabilir?
Bağımlının öncelikle bağımlı olduğunu yani “bağımlı olduğu alkol karşısında güçsüz olduğunu”, onu kontrollü olarak kullanamadığını kabullenerek hiç kullanmamak için gerekli tedbirleri almaya başlaması gerekir. Eğer bağımlılık henüz gelişmemişse alınacak tedbirler olabilir. Örneğin alkole bağımlı olmayanlar için kontrollü içme programı, kişinin bağımlı olmasını önlemede yararlı olabilir.

Alkolizmde fiziksel bulgular var mı?
Alkol bağımlılığı fizyolojik bir bağımlılıktır, yani beden ile ilgili bir takım değişikliklere yol açar. Alkol bağımlısı zaman içinde bedeni için gerekli ve istediği etkiyi sağlamak için zaman içinde alkol miktarını artırır, ayrıca alkolü azalttığı ya da kestiği zamanda fiziksel bazı belirti ve bulgular ortaya çıkar. Baş ağrısı, ellerde, göz kapaklarında ve dilde yaygın kaba titremeler, konuşma bozukluğu, denge bozukluğu, reflekslerde bozulma, istemsiz kas kasılmaları, sara nöbeti gibi nörolojik belirtiler; çarpıntı, terleme, tansiyon yüksekliği, göğüste sıkışma, yüzde kızarma, bulantı, kusma, ağız kuruluğu, sindirim güçlükleri gibi belirtiler; uykusuzluk, korkulu düşler, sıkıntı, kaygı, öfke, gerginlik, huzursuzluk, tartışma ve kavgacılık, konsantrasyon güçlüğü, algılama bozuklukları gibi ruhsal belirti ve bulgular görülebilir.

Alkolizmin tipleri var mı?
Alkolizm, "Alkol Kötüye Kullanımı" ve "Alkol Bağımlılığı" olarak iki alt başlıkta incelenmiştir. Ayrıca miktarın artırılması ve yoksunluk belirtilerinin önemini vurgulamak için fizyolojik bağımlılığı olan ve olmayan olarak iki alt bölüme ayrılmıştır. Ayrıca geçerli olan başka bir sınıflandırma da biri geç başlangıçlı, daha hafif şiddette seyreden ve çevresel etmenlere daha duyarlı tip 1 alkolizm ve diğeri erken başlangıçlı, erkeklerde sık gözlenen, biyolojik babalarında antisosyal davranış, suç ve daha güçlü genetik yatkınlıkla ilişkili tip 2 alkolizmden oluşmaktadır.

Alkolizm kendi başına bir psikiyatrik bozukluk mu; yoksa bazı psikiyatrik hastalıklar mı alkolizme yol açıyor?
Evet, kendi başına ve oldukça sık görülen, fakat tedaviye başvuru konusunda zorlanılan bir psikiyatrik bozukluktur. Aslında tam tersine depresyon, anksiyete, panik bozukluk, diğer madde kullanım bozuklukları gibi psikiyatrik hastalıklar alkolizm sonrası gelişmektedir. Diğer yandan çarpıcı bir durum alkol bağımlılığının yavaş yavaş uygulanan tatlı bir intihar girişimi olarak düşünülmesidir.

Eş ya da çocuğunun alkol bağımlısı olduğunu düşünenlere önerileriniz var mı?
Alkolün kişilerde yaptığı ağır ruhsal ve bedensel bozukluklar yanında; kişiler arası ilişkiler bozulmakta, aile içi sorunlar artmakta, çocuklar olumsuz yönde etkilenmektedir. İş ve trafik kazalarında, yaralama, öldürme ve intihar olaylarında, iş ve işgücü yitimlerinde alkol en önemli sorumlu durumundadır. Bu olumsuzlukları ve kayıpları göz önüne alarak alkol bağımlısının kendisini tedaviye hazırlaması, motive etmesi gerekir. Yakınları da bıkmadan usanmadan ikna çabalarını devam ettirmelidirler. Fakat hiçbir zaman hastanın yakınları hastanın haberi olmadan suyuna, çorbasına ilaç koymamalıdır. Bu yüzden çok ciddi sağlık sorunları çıkabilmektedir. Tedavinin bütünsel olması gerekiyor. Bu nedenle anne, baba, eş ve yakınlarının bilgilenmesi ve davranışlarını değiştirmesi bağımlı kişinin iyileşebilmesi için zorunludur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder