Sayfalar

10 Haziran 2010 Perşembe

9 Haziran 2010: İDRAR KAÇIRMA

Sevgili Manisalı hemşerilerim,
Geçen hafta sonu Ulupark’taki oyun parkında kızımın başına gelen, hafif atlattığımız ancak çok ciddi yaralanmalara yol açabilecek kazayla ilgili hemen o gece yapılan müdahale için sevgili kardeşim Ertan Korkmaz’a teşekkür etmiştim. Bu hafta sonu yeniden olay mahalline gidip incelemelerde bulundum. Kırık parçanın değiştirilmiş olduğunu görmek beni çok mutlu etti. Bu nedenle Ertan’ın nezdinde görevlilere ayrıca teşekkür ediyorum.
Bizim toplumumuzda acayip bir umursamazlık, umarsız bir ruh hali var. Belki de benim gibi hekimler hep kazalar ve sağlık problemleri ile karşılaştığımız için bizde bir pimpiriklik var, bilemiyorum. Ama gördüğüm şu ki kimse yaşama çok değer vermiyor. Sonra da başına kötü bir şey gelince “yol kapalıydı, acilde kimse yoktu, çekil be önümden” şeklinde sorunu başka yerlere havale etmeyi tercih ediyorlar. Örnek vereyim; özellikle anneler bebek arabasını veya küçük çocuklarını genelde arabalara yakın tarafta tutmuyorlar mı? Çocuk bu, tam araç geçerken bir adım atıverir! Genelde gençler karşıdan karşıya geçerken araçların üstüne doğru yürümüyorlar mı? Herkes bir “don kişot”; yel değirmeniyle savaşıyor. Yoldan geçen arabaya kafa tutma ruh halini ben anlayamıyorum doğrusu. Bu tür kazalar insanın başına elli kere gelmez, bir gelir o da telafisi mümkün olmayan durumlara yol açabilir. Bu nedenle çocuklarınızı koruyunuz, onları uyarınız. Gördüğünüz aksaklıkları yetkililere hemen bildiriniz.
Bu vesile ile bir konuyu daha aktarmak istiyorum. Ulupark’ın batı kapısından Aynı Ali parkına doğru yürürken, köşedeki asker pazarına bir şey sordum. Genç arkadaşım “abi bizde o aradığınız yok ama karşıdaki Yasemin parfümeri yazan yerde olabilir” dedi. Gerçekten de orada aradığımı buldum ve satın aldım, çok önemli bir şey de değildi. Ancak bu durum bana çocukluğumdaki arastayı hatırlattı. Komşusuna hiç müşteri gelmezse arada bazı müşterileri oraya yönlendirirdi büyüklerimiz. Komşusu da nafakasını çıkarsın, evine ekmek götürsün derlerdi. Bu zihniyetle okumak için İzmir’e göçtüğüm 1982 yılından bu yana bir daha karşılaşamamıştım. O kadar hoşuma gitti ki anlatamam. Kendilerine de bunu anlattım ve tebrik ettim. Dolmuş şöförü arkadaşlarım bana kızmasınlar ama içlerinden bazıları 1 lira için aynı işi yaptığı arkadaşıyla yarışıyorlar, bu arada kırmızı ışıkta bile geçip yayaların hayatını tehlikeye atabiliyorlar. Halbuki sonuçta insanı aç bırakan hırstır, başka bir şey değil. Ayrıca başkalarına iyilik yapmak kalbimizi güçlendirir, mutlu oluruz. Böylece daha sağlıklı yaşarız.
Bu haftaki konuklarıma gelince her ikisi de meslektaşım. 1994 yılından beri beraber çalıştığım ve kliniğimizde kadın ve nörolojik üroloji sorumlusu Doç.Dr.Gökhan Temeltaş kendi konusu olan idrar kaçırma tedavisi hakkında bilgi verdi. Yine aynı konuda değerli meslektaşım Merkez Efendi Devlet Hastanesi Üroloji uzmanı Dr.Metin Ok’ta idrar kaçırma ile ilgili sorularımı yanıtladı. Bizler üniversitede hem bir düzen hem de daha ayrıntılı bilgi sahibi olmak için hepimiz özel olarak ayrı konulara yoğunlaşıyoruz. Örneğin ben yıllardır ürolojik kanserlerle ilgileniyorum. Bu konuda araştırma yapıp, kongre, kurs ve toplantılara katılıyorum ve son bilgileri öğreniyorum. Bu diğer konuları bilmediğimiz veya ilgilenmediğimiz anlamına gelmiyor. Sevgili arkadaşım Gökhan’da daha çok kadınlarda gördüğümüz ama erkek ve çocuklarda da olan ve önemli toplumsal sorunlara yol açabilen idrar kaçırma ile ilgilenmektedir. Her iki meslektaşıma da çok teşekkür ediyorum.
Sağlıkta gündemi okuyun sağlıklı kalın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder