Sayfalar

18 Mart 2010 Perşembe

Prof.Dr.Erol Özmen: Yaşlılar İlgi ve Güven Ortamı İster

Yaşlılıkta farklı bir ruh hali var mı?
İnsanın her döneminde farklı bir ruh hali olduğu gibi yaşlılıkta da her insanın yaşadığı bir ruh hali olur. Yaşlılıktaki ruh halini etkileyen en önemli konu bu dönemin o güne kadar yaşananların sorgulandığı bir dönem olmasıdır. Yaşanabilecekken yaşanamayanlar hatırlatır kendini. Yeniden yaşamanın özlemi ve keşkeler sarar insanı. Yaşlılar yaklaşmakta olan ve her insanın yaşayacağı ölüm korkusu ile baş etmek zorundadır. Bütün bunlar üzüntü, kırgınlık, hayal kırıklığı, çaresizlik, ümitsizlik gibi duyguların yaşanmasına neden olabilir.

Bu duyguları herkes yaşar mı?
Evet, bu duyguları şiddeti değişmek üzere herkes yaşar. Fakat toplumda yaygın olarak düşünülenin aksine bu duygular çok az yaşlıda özel yardım almayı gerektirecek düzeyde olur.

Toplum içinde yaşlılıkla ilgili birçok yanlış inanış var değil mi?
Gerçekten toplumun daha doğrusu gençlerin yaşlılıkla ve yaşlılar ile ilgili birçok yanlış inanışı vardır. Bu bakış açısının onların yaşlılara yaklaşımını da etkilediğinden dikkate alınması gerekmektedir. Toplum içinde yaşlıların tümünün mutsuz, yalnız, pasif, değişime kapalı, bakıma muhtaç, toplumdan soyutlanmış ve ölümü bekleyen insanlar olduklarına inanılır. Oysa bu düşünceler yaşlıların büyük bir kısmı için doğru değildir.

Yaşlılılığın yarattığı psikolojik sorunlarla nasıl baş edilebilir?Öncelikle bir psikiyatrik tedavi gerektirecek düzeyde sorun varsa bunun profesyonel bir yardımla çözüleceğini hatırlatmak isterim. Bunların en önemlisi de tıp dilinde demans olarak adlandırdığımız bunama halidir. Ciddi hafıza kaybı olanlarda demans olabileceği mutlaka akla gelmelidir. Bunun dışında yaşlılık dönemi ile ilgili ve belli oranda her insanın yaşadığı sorunlarla daha kolay baş etmek için bir şeyler önerebilirim.
İnsanın yaşamı boyunca yaptığı güzel şeyleri (dikkatinizi çekerim; büyük ya da önemli demiyorum) hatırlaması önemlidir. Yaptıklarını birileriyle paylaşması, bunun gurur ve kıvancını yaşaması psikolojik olarak insanı desteklemektedir. Hiçbir şeye yaramayan, boşa geçen bir ömür saplantısına takılmak ruh sağlığını çok olumsuz etkiler.
Yaşlının kendini güven içinde hissetmesinin de çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Elbette. Kendini güven içinde hissedebileceği bir ortam yaratılmalıdır. Bu konuda eş, dost, akraba ve her türlü kuruma birçok görev düşmektedir. Gereksinimi olduğunda arayabileceği birilerinin olduğunu ve onların hiç yüksünmeden ellerinden geleni yapacaklarını düşünmek kişinin kendisini güven içinde hissetmesini sağlar.

Yaşlıların köşelerine çekilmeleri onların ruh sağlığını nasıl etkiler?
Yaşlının köşesine çekilmesi bizim hiç istemediğimiz bir şeydir. Yaşlıların fiziksel, sosyal ve ruhsal yetilerini en üst düzeyde kullanmaları sağlanmalıdır. Mümkün olduğunca sosyal ilişkilerini sürdürmeleri sağlanmalıdır. Sosyal ilişkilerini arttırmak için görme kusuru varsa bu düzeltilmeli, işitme sorunu varsa bu giderilmelidir. Yaşlının köşeye çekilmesi onlardaki “yük oluyorum”, “hiçbir işe yaramıyorum” ve “başkalarına muhtacım” duygularının artmasına yol açmaktadır.

Yaşlılar ile torunlar arasındaki ilişkiler hakkında ne söyleyebilirsiniz?
Biraz iddialı olabilir ama insanoğlunun psikolojik olarak en doyumlu ilişkiler yaşadığı ilişkilerden birisi de dede/büyükanne – torun ilişkisidir. Bunun en üst düzeyde yaşanması sağlanmalıdır. Dedeler ve büyükanneler torunlarından mahrum bırakılmamalı, uzakta yaşanıyorsa en azından özel günler ve bayramlar atlanmamalı ve ziyaretler yapılmalıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder