Sayfalar

18 Mart 2010 Perşembe

Aile Hekimlerimiz Uyardı: Sağlıklı Yaşlanmak Mümkün

Dr.Tayfun Çiğdem ve Dr.Sema Ünal Ozan
Yaşlanmak ne demektir?
Tüm canlı organizmalar zamanın akışına karşı duramaz, gittikçe yenilenme kapasiteleri azalır, hastalıklar ya da işlevsel bozulmalar artar ve her canlı bir gün canlılık halinin son bulması ile ölür. Organizmanın giderek biyolojik işlevlerini yitirmesi, çevresine uyumda güçlük çekmesi, duyu organlarının ve direnç sisteminin zayıflaması bu sürecin parçalarıdır. Ama insan yaşlılığının biyolojik yönleri kadar, hatta ondan daha fazla, fizyolojik, duygusal, fonksiyonel, sosyal ve toplumsal yönleri de önemlidir.

Yaşlı diyebilmek için bir sınır var mı?
Dünya Sağlık Örgütü yaşlılığı 65 yaş ve üstü bireyler için tanımlamıştır. Ülkemizde ortalama yaşam süresinin kadınlar için 76 erkekler için 71.5 olduğu düşünülürse batı toplumları için hayli eski ve tanıdık olan bu dönemin bizim gibi gelişmekte olan ülkeler için yeni yeni tanışılan, özellikleri çok fazla bilinmeyen, çocukluk ve erişkinlik döneminden daha az ilgi gösterilen bir dönem olduğunu söylemek yanlış olmaz. Bizler de birinci basamak pratiğinde bu dönem hastalarıyla geçmişe göre daha fazla karşılaşıyor, polinik hizmetinin büyük bölümünü kronik hastalıklarla mücadele eden yaşlı nüfusa ayırmak zorunda kalıyoruz.
Yaşlılık pek çok hastamız için yaşanması doğal, keyifli yönleri de olan, üretken bir dönem olarak yaşanmıyor maalesef. Kapıdan girer girmez ''Aman doktorum; siz hiç yaşlanmayın olur mu'' diye başlıyorlar söze, Ben de cevap olarak ''Yaşlanmamak için erkenden ölmek gerek yoksa erkenden ölmemi mi istiyorsunuz?'' diyorum. Hemen üzülüyorlar ''Yok canım hiç öyle olur mu, bizim gibi olmayın inşallah'' diyorlar. Bizim gibi kötü,kalitesiz yaşlanmayın demek istiyorlar, aslında zor bir dönem yaşadıklarını anlatmak istiyorlar.

Yaşlanmayı etkileyen faktörler nelerdir?
Yaşlanmayı etkileyen faktörler çok yönlü; fiziksel, ruhsal ve sosyal yönler içeriyor kısacası multidisipliner bir yaklaşım gerekiyor bu döneme. Psikiyatri, Fizik Tedavi ve rehabilitasyon, Nöroloji, Üroloji, Ortopedi, Kadın Doğum, Onkoloji.....kısacası pediatri dışında tüm uzmanlık dallarının alanına giren yönleri var yaşlanmanın. Ama en önemlisi bireyin yaşlılık algısının düzeltilmesi, öz saygısının, günlük yaşam aktivitelerini yapacak bağımsızlığa erişebilmesi, toplumda bilgeliği ve tecrübesiyle saygı duyulacak bir konuma yükselebilmesi sanırım. Gittikçe yaşlanan bir toplum olarak toplumumuzdaki yaşlıların daha fazla saygı, daha kaliteli hizmet görmeleri, koruyucu hekimlik uygulamalarından daha fazla yararlanmaları gerekiyor.

Kaliteli yaşlanmak için neler yapmalıdır?
Kaliteli yaşlanmak yukarıda da belirttiğimiz gibi kişinin içinde bulunduğu dönemin özellikleriyle barışık olarak, ruhsal ve fiziksel fonksiyon kayıplarını en asgari düzeyde tutarak yaşlanması anlamına gelmelidir. Hep duyarız ya da görürüz, yurtdışından tur gruplarıyla tatile gelen gelişmiş ülke yaşlılarını. 80 yaşından sonra hobilerine zaman ayıran, yurtdışı seyahatlere çıkan, doktorları, hemşireleri, fizyoterapistleriyle seyahat eden mutlu yaşlılardır onlar ve hayal de değillerdir. Bizim hedefimiz de kendi yaşlılarımız için aynı şeyleri istemek olmalıdır.

Aile Hekimi olarak yaşlılara genel anlamda neler öneriyorsunuz?
Aile hekimleri olarak yaşlılara genel anlamda öncelikli olarak kronik hastalıklarının ve bu hastalıklar için kullanılan ilaçların özelliklerini anlatmaya, ilaç isimlerini öğretmeye çalışırız. Tansiyonu ya da şekeri neden düşürmek zorunda olduğumuzu, kilo kontrolünü, egzersizin önemini, sigara kullanımının zararlarını, kanser tarama testlerini, yapılması gereken aşılar hakkında bilgileri anlatmaya çalışırız. Uzmana sevk gerekçelerini açıklarız, tahlillerini yaparız, onlarla elimizden geldiğince ilgilenmeye çalışırız. Ancak mevcut aile hekimliği sisteminde aile hekimi başına düşen ortalama 3500-4000 hasta ile bu önerilerin tümünü anlatmak, benimsetmek ve geri bildirim almak oldukça zor oluyor, hastaların bilinçlendirilmesi ise daha fazla çaba ve zaman gerektiriyor.

Aile hekimliği sisteminde SGK kapsamında olmayan yeşil kartlı veya ücretli bireylerde durum nedir?
Aile hekimliği sisteminde kişi sosyal güvencesi olsun ya da olmasın birinci basamak sağlık hizmetinden yararlanır. Bağlı olduğu laboratuvarın kapasitesine göre bakılan genel tahlilleri ücretsizdir ve aile hekimi adına ayrılan laboratuvar ödeneğinden karşılanır. Yeşil kartlı ya da sosyal güvencesi olmayan bireylerden de ücret alınmaz. Ancak sorun hastanın tedavisi ve bakımı konusunda olmaktadır. Sosyal güvencesi olmayan yaşlıların ilaçlarını bizdeki numunelerden karşılama yoluna gitmekteyiz ki bu da özellikle kronik hastalıklarda yetersiz olmaktadır. Yaşlı sağlığı ve hastalıkları açısından Aile Hekimliği sisteminin daha çok desteklenmesi ve sistemin 'Yaşlı Dostu' bir sistem haline bir an önce getirilmesi gerekmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder