Sayfalar

17 Haziran 2010 Perşembe

SINAV STRESİNE ÇÖZÜM

Sevgili Manisalı hemşerilerim,
Bu hafta ve önümüzdeki hafta sonu gençlerimiz yaşamlarının en önemli sınavlarına girecekler. Yakınlarımda sınava giren olmadığı için son gelinen noktada isimleri ne oldu bilemiyorum. Hatta neden 2 ayrı hafta sonu onu da bilmiyorum ama bildiğim bir şey varsa öğrenciler ve daha çok anne babalar için çok stresli ve zor bir hafta sonu olacağı kesin. 25 yıl önce yaşadığım bu önemli günde bir miktar faydam olur düşüncesiyle sizlere “sınav stresi ve kaygısı” nedir, neden olur ve nasıl başa çıkabiliriz konularında bilgi vermeye çalışacağım. Bu konu ile “çocuk psikiyatrisi” bölümü ve uzmanları ilgileniyor. Gençler “biz çocuk muyuz?” demesinler çünkü yasal olarak sağlık alanında 18 yaşına kadar çocuk bölümü ilgilenir.
Manisamızda elimizdeki önemli değerlerden biri de Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi olması. Öncelikle çok iyi hizmet veriyorlar ve başhekim Dr.Ahmet Ayer’den tutun kapıda karşılayan görevlilere kadar tüm personel çok iyi ve deneyimli. 1989 yılında 5. sınıf tıp öğrencisi olarak geldiğim yıllardan bu yana hastanenin yüzü, imkanları kısaca her şeyi çok değişmiş. Dr.Ahmet Ayer önemli hizmetler veriyor; kendisine Manisamız adına çok teşekkür ederim. Daha düne kadar kanser hastalarım bile “siz bir psikiyatri desteği alın” dediğimde, yüzüme “ben deli miyim yahu” dercesine bakıyordu. Halbuki psikiyatri desteği almak için mutlaka deli olmak gerekmiyor. Benzer şekilde ruh sağlığımızı ilgilendiren her türlü sorunda psikiyatri desteği almaktan çekinmemeliyiz, ayıp değil! İleride uzmanlarımızla konuştukça sizlere bu tür konular hakkında da bilgi vermeye çalışacağım.
Şehrimizde 2 çocuk psikiyatri uzmanımız var. Bu hafta sınav stresi, kaygısı konusunda sorularımı Dr.Alper Bayrak yanıtladı. Söyleşimizin sizlere faydalı olacağını umuyorum. 5 yıl önce 38 yaşında doçentlik sınavını da başarıyla verdikten sonra yakınlarıma dedim ki “yaşasın! Bundan sonra tek bir sınav kaldı o da Allah’a vereceğim sınav, bu ömrümde başka sınavım kalmadı”. Takdir edersiniz ki sınav stresinin uzmanı değilim ancak hayatım hep sınavlarla geçtiği için sınav stresi nedir ne değildir oldukça fazla tecrübeye sahibim. Nasrettin hoca eşeğinden düşmüş herkes “doktor çağırın” diye bağırırken hoca “bırakın doktoru eşekten düşen var mı onu çağırın” demiş. İşte hocanın örneğindeki gibi bende hem sınava girecek gençlere hem de ailelere kendi deneyimleri de aktarmak istiyorum.
Sınav stresinin en büyük nedeni her şey normal ise yeterince hazırlanmamak ve belirsizliğin yarattığı korkudur. Dahası üniversite sınavı gibi uzun maraton gerektiren sınavlarda çocuğun çevresi ve ailesi bu sınava çok fazla anlam yükledikleri (haklı olarak) için de stres artmaktadır. Aslında sorun bir çocuğun tüm geleceğinin 3 saatle belirlenmek istenmesidir ve kanımca ilk yapılması gereken bu sistemin değiştirilmesidir. Aileler paralarını ve eforlarını, siyasi partilere tepkilerini dile getirerek harcasalar sistem daha uygar daha az stresli bir şekle getirilir düşüncesindeyim.
Üniversite sınavı sadece 3-5 ay veya son yıl sınavı değildir, yıllar içindeki birikimlerin sonucudur. Yani ilkokuldan bu yana iyi bir çizginiz varsa zaten başarı gelir sizi bulur. Fakat bu konuda herkesin kendine ait en iyi sistemi bulması gerektiğine inananlardanım. Yıllar içinde insan kendince bir sitem geliştirir ve artık en iyi o kalıpta algılar ve anlar. Bulduğu sistem yanlışta olsa o kişi için en iyisi odur. Artık sınava yaklaşınca bunu değiştirmenin bir anlamı yok. Bırakın en iyi anladığı şekilde çalışsın çocuğunuz. Aslında tüm sorun gençleri rahat bırakmakta, onlara güvenmekte ve tercihlerine saygı duymakta gizli. Kendi yapamadığınız veya uhdelerinizi çocuklarınıza şart koşmayın, siz ona yardım edin, doğrularınızı gösterin seçimi o yapsın, sevabıyla günahıyla sonucuna da katlanmayı bilsin. Bu arada yanıtlayamadığınız sorular veya zor durumlarda da önce rehber öğretmenlerden gerekirse de psikiyatri uzmanlarımızdan faydalanın.
Sağlıkta Gündemi okuyun sağlıklı yaşayın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder